11 Aralık 2010 Cumartesi

Frodo'nun düğünü

Onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine... 28 Kasım 2010, Frodo ve Esen'in birlikteliklerini resmileştirdikleri gün. Güzel bir bahar günü ya da bahardan kalma güzel bir gün.
Uzun zamandır görmediğim, göremediğim arkadaşlarım hepsi bir arada, ortam bayram havasında.
Sabahtan bizim kızlarla yaptığımız şahane bir kahvaltıdan sonra geldim Beşiktaş Evlendirme Dairesine, nikah 14.45'te ben 14.30'da oradayım. Arabayı garaja koyduk, tuvalete girip, kıyafet vs işleri hallettik ve sonra ablam Beşiktaş'a çarşıya ben de üst kata nikah dairesine. Altın işini de kolayca halledince girdim salona. Süper zamanlama. Misafirler yeni yeni yerlerini alıyorlar. Ayaküstü arkadaşlarla hızlıca merhabalaştık, öpüştük, selamlaştık. Çok heyecanlandım, anlatılamaz şekilde mutlu oldum. Birisini ne kadar özlediğinizi anlamak için onu görmek lazım. Yoksa, gönül unuttuğunu sanıyor. Gerçek sevilenler için bu geçerli değil. Her sarıldığım arkadaşımla yüreğim biraz daha büyüdü. Nikahımız hızlıca başladı, sevgili nikah memurumuzun o nacizane sorusunu Frodo ve Esen, 'evet' olarak cevapladılar, ayakta karı-koca ilan edildiler ve evlilik cüzdanlarını teslim aldılar ve tebrikleri kabul etmek için salonun dışında, kendilerine ayrıla köşelerine geçtiler. Biz de arkadaşlarlar sırada yerimizi aldık. Geyik de tüm hızıyla devam ediyor tabi :) Çifti öpüp, takısını takıp, resmimizi çektirdikten sonra, elimizde şekerimiz ve remimizle biraz da dişardaki güneşin altında devam ettik lafa. Bir iki foto daha çekip, akşama düğünde görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın dedik. Volki de ofise gidiyordu, beraberce yürüdük, ablayla da buluşup Beşiktaş'ta biraz takıldık. çay kahve içtik. Akşam Beşiktaş Galatasaray maçı öncesi Beşiktaş'ın fazlasıyla hareketlenmesi ve zamanın da daralması sonucu kalkıp garaja doğru yürüyerek, aldık arabayı, gittik evimize. Hızlıca da geri çıkıp pazara indik, bir sürü meyve sebze ile döndük eve :) Bilen bilir, pazarda kendimi kaybediyorum, o taptaze yeşil yeşil sebzeleri, o rengarenk meyveleri görünce hepsini almak istiyorum :)
Düğün için hızlıca(!) hazırlanıp, Volki'nin de katkılarıyla vardık Maslak Orduevi'ne. Otoparkta, salonun kapısında, içerde yine yeniden selamlaştık, öpüştük kokuştuk. Yine vardı ağızlar kulaklara :) Ne güzel, dostlarla bir arada olmak. Sonrasında masalarda yerler alındı, rakılar ısmarlandı, kadehler tokuşturuldu, siftahlar yapıldı. Yeni Rakı, her derdin ilacı.
Vee çiftimiz salonu şendirir... Esen, bir damla su, bir inci tanesi gibi. Fıradım canım arkadaşım, ne de güzel yaraşmış smokin sana böyle. Sonra BonJovi başlar söylemeye, çiftimiz başlar dans etmeye. Biz de sahnede yerimizi aldık tabii, kısa bir süre sonrasında.
Müzik değişip de oyun havasına dönünce, e arkadaşların da hatırı sayılır miktarı da Trakya'lı olunca pist doldu, rakı boşaldı, rakı boşaldı pist doldu. Bir ara 'Caney Caney' ile kopma anı gerçekleşti :)) Çoook keyifli bir düğün oldu. Uzun zamandır böyle oynamamıştım. Maytaplı bir gösteri eşliğinde, çiftimiz pastalarını kestiler, yediler yedirdiler. Pastanın verdiği enerjiyle, pisti biraz daha eskittik.
Neysem efendim bol eğlenceli, bol oynamalı, çoook keyifli bir düğün oldu.

Onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine. Gökten üç elma düşmüş, biri gelinin başına, biri damadın başına, biri de siz sevgili okuyanın.

Darısı da isteyenin başına :)

Mutluluklar dilerim arkadaşlar...