13 Şubat 2013 Çarşamba

Kili Gun6 bitis- Mweka Kapisi

Sabahtan yagmur kesilmis, gunes yavas yavas yuzunu gostermeye baslamis. Gerci benim cadira henuz gelememis, daha saat erken ama hareketlilik baslamis kampta. Biraz daha uyuyayim derken Mathias'in seslenmesiyle uyandim. Kahvalti yaparken cosmus bir sekilde Hakuna Matata sarkisini soyleyen cocuklar renk katti sabaha.
Bu arada yolda anlasildiki vucut yorgun. Yapacak birsey yok, bu yol gidilecek. Zaten isininca vucut kendisine geldi. Yine ayni guzel ormanin icinde asagi dogru ilerliyoruz. Goruntuler, renkler ve sesler hepsi ayri guzel. Hizlicana ilerliyoruz bu canim ormanda. Saat 8.15 gibi cikmistik ve 11 gibi Mweka kapisina vardik. Kapida son kayit islemleri ve sertifikamiz alinir. Evet efendim 'i was there' diye 'i was at Uhuru Peak' diye ispatim var elimde :)
Kapi eglence dolu, Zara turun butun calisanlari bir kyonun arkasina dolmuslar bagir cagir gidiyorlar. Bir taraftan hep beraber sarki soyleyerek ilerleyen vs senlik alani yani ortalik. Hic sıkılmıyorsunuz.
Turist Shelter'da arabanin gelmesini bekliyorum. Bu arada binbir turlu sey satmaya calisanlarla dolu ortalik. Dakika arayla tekrar gelip soruyorlar. Neyse bir sure sonra Mathias geliyor ve arabanin geldigi haberini veriyor. Binip otele geliyoruz ve Kili macerasi burada bitiyor!







12 Şubat 2013 Salı

Kili gun4-5 ve Zirve yuruyusu,Barafu Hut

6 - 7 subat
Evet sabah erkenden kalk el, yuz yika, kahvalti yap ve yola dus. Sabah biraz hava acilmisti nihayet ve Mathias karsida gorunen Barranco duvarini gosterdi, ona cikacakmisiz once, sonra alcalip, sonra tekrar cikacakmisiz, yemek Karanga Hut'ta sicak olarak yenecekmis.
Bugun hep boyle in cik seklinde gececekmis, biraz yorucu olacak.

Mawenzi Dağı
Sabah yuruyuse basladik, aslinda tirmanisa basladik desem daha dogru olur. Su guzel guzel onumuzde yukselen Barranco Duvari'na ciktik. Tam tepesinde mukemmel bir duzluk var, hava da acik oldugundan manzara oyle super ki, inanilmaz. Tabii ki burada hemen cantalari atip fotograf cekmeye basladim. Duvarin uzerinde telefon da cekiyormus, ama aradığımız numara cevap vermedi :( :) sonra in, sonra cik :) tekrar 3930'a ciktik. Burada Karanga hut'a vardik. Bugun oglen yemegini burada yiyecegiz. Vardigimizda cok
yorulmustum o toprak yerden inip sonra tekrar ciktigimiz o yerden dolayi. Daha ne kadar surecek acaba bu.
Karanga Hut'ta patates, havuc ve tavuk kizartmali sicak yemegim geldi. Patates kizartmasi hic bu kadar lezzetli gelmemisti :) bu arada acayip sis basti ve sogudu ortalik. Tabii ki iki uc bardak cay ictikten sonra artik hazirim yeni in cikıslara :) Karanga'dan sonrasi artik sadece cikis olacakmis bugun Barafu'ya (4600) kadar. Cikmaya basladik, epey yavas cikiyoruz, Mathias enerjiyi cok verimli kullaniyor, ben de onun ayaklarina bakarak gidiyorum zaten. Bu arada ruzgar inanilmaz siddetli ve hava bir acilmadi. Boyle yavas yavas cikarak iki uc saat sonra vardik Barafu'ya. Ruzgarın siddeti suruyor ve sisten hic birsey goremiyorsunuz. Cayimi ve yemegimi cadira getirdiler. Yine cok keyifli oldu. Bugun makarna vardi ve her zamanki gibi tepeleme doldurmuslar ama su sosun icine koyduklari turuncu sey neyse, kokusu ve tadi hic bana gore degil. Amaaa benim yesil zeytin ezmem var yanimda.
Çadırda akşam yemeği
Makarnaya yesil zeytin ezmesi katinca ne de lezzetli oluyormus. Buraya geldiğinizde mutlaka bu tür her yemeği kurtaracak malzeme götürün yanınızda!
Hepsini degilse de epey bir miktarini yedim makarnanin boyle. Ee bu gece buyuk gece, iyi beslenmek lazim. Fakat bu ruzgar korkutuyor beni.
Barafu Hut'ta her yer tas. Boyle kesik kesik gibi plaka seklinde taslar. Bu ruzgar ve gunesle kavrulmus ve kagit gibi olmuslar sanirim. Ruzgarla birlikte savrulup, cadiri altinda birakacaklar diye korkuyorum. Hava karardiktan sonra ruzgarin ve taslarin sesi daha da bir urkunc oluyor. Artık buna rüzgar değil fırtına deniyor gerçi :)
Gece 11'de kalkip cantami toparlayip vermem gerekiyor, cadirda birakamazmisim esyalarim calinirmis. 11.30 kahvalti ve 12 yani gece yarisi da zirve yuruyusu baslayacak. Yemekten sonra gece giyeceklerimi ve takacaklarimi hazirlayip uyumayi denedim, fakat cadirim yerinden sokulecek gibi sallandigindan ancak ara ara gozlerimi kapadim. Gece telefonumu kapatmistim sarji bitiyor oldugundan dolayi, e saat de olmayinca dayanamayip actim, saat daha 21.30muş, daha birbucuk saat varmis, off deyip geri girdim tuluma ve sangirtilari dinledim. Bu arada cadirin kapisi o koca tastan kurtulmus. Bu gece cikislari iptal edebilirler diye dusunurken ben, Mathias karsi cadirdan isik ve sesle beni kaldirmaya calisiyor. Ona tamam kalkiyorum dedikten hemen sonra, cadir butun iplerinden ve taslarindan kurtuldu. İste o an gercekten korkutucuydu. Bir taraftan yuzume yapisan cadiri uzaklastirmaya calisip, bir taraftan Mathias'a sesimi duyurmaya calisiyordum. Mathias ve cocuklar iki dk icinde geldiler ama o ana kadar matla ben cadirda iki kat olmus, cadiri acmaya calisiyordum, ama nafile. Neyse cocuklar cadiri en azindan yuzume yapismasini engellediler. Ben gittikten sonra cadiri sokeceklermis tumden. İcinde canta ve ben olmayinca tumden ucup gidermis :)
Neyse hizlica hazirlandim. Kac kat giydigimi gorseniz yuh dersiniz, ama Kili'nin sakasi yok. Ustte iki iclik, bir tisort, bir kalin polar, kaz tuyu mont ve goretex ceket, altta alt iclik ve kalin ici polar pantolon, uzun corap, -32'lik bot ve uzerinde tozluk. Elimde de ic eldiven, windstopper eldiven ve goretex ust katman. Robocop gibiyim yani. Ama sunu soyleyeyim bir gram fazla birsey yoktu uzerimde.
Cantayi kilitledikten sonra hazirlanip ciktim cadirdan. Ee korkunun ecele faydasi yok basladik yuruyuse fakat ruzgar cilgin gibi, size adim attirmiyor. Hemen tirmanis da basladi zaten. 15 km boyunca tam 1300m yukselip 5895m yani Kili'nin zirvesine ulasmak hedefim. Haydi hayirlisi. İlk km'lerde taslik araziden geciyoruz. Buyuk adimlarla cikmak gerekiyor. Bu arada aysiz bir gece, zifiri karanlik ve yildizlar cok guzeller hepsi şıkır şıkır parliyorlar. Yani goruntu mukemmel ama ben kafa lambamin aydinlattigi alandan baska yere bakamiyorum. Cok dikkatli olmak lazim, kayalardan geciyoruz. Bir sure sonra kayalik olmayan yere ciktik. Bundan sonra yuruyerek yukseldik. Ama hem hizli yukseliyoruz, hem yol cok uzun, hem de bu ruzgarda iki ileri bir geri adim atiyoruz. Mathias da kendini zor tutuyor, ara ara saga sola savruluyor o da adim atmaya calisirken. Ben batonlarima o kadar sıkı sıkı asilmis durumdayim ki, bir ara kollarimin agridigini hissediyorum. Dun Mathias'a konusurken saatte bir, bir iki dk ara verelim demistim, pek ara vermiyor haspam. Ama o da nononooo ara verirsek usuruz dediydi. Yani Mathias'a gore hic durmadan pole pole( swahili'de yavas yavas) ilerlememiz lazim. Ama be kardesim olecem aldigim nefes yetmiyor. Neyse su molasi, atistirma molasi diye kucuk aralar verdim ben. Ama burda Mathias'a katilmiyorum. İki uc dklik dinlenmeler kesinlikle lazim. Zaten cok hizli yukseliyorsunuz vucut manyak oluyor.
Stella Point'de gün doğuyor
İlk varacagimiz nokta Stella Point'mis. Mathias bunu 5500m olarak hatirliyor ama vardigimizda gece karanliginda okudum ki 5756'tiymis. Heyooooo neredeyse gelmisiz yanii. Bu arada ay mukemmel bir sarilikta dogdu. İncecik, nazli nazli, sari sari yukseldi. Ay, yeni ay. Stella'dan sonra gun kizilligi artti, gokyuzu inanilmaz gorunuyor, ufuk cizgisi, gun yerinde artan kizillik, etraftaki buzullar, buz esen ruzgar. Hersey ayri bir fantastik. İki uc foto cekip devam ettik. Bu arada buyuk fotograf makinami kabindan cikarip boynuma asmistim ve soguktan calismamaya basladi. Deklansore basiyorum ama tik yok! İphone hayat kurtardi, onunla bir iki foto cekebildim. Ama onunda pili az! Bu arada ust eldivenleri cikarip sadece ic eldivenle cekiyorum fotolari ama eller dondu, ozellikle sag olan. Zaten yol boyu surekli donma egilimindeydi eller ve ayaklar bunca seye
ragmen. Sag elimi bacagima falan vuruyorum kan dolassin diye :) arada tekrar foto cekmek istedigimden yeniden donuyor. Saat 06.30 oldu bu arada, halen Uhuru Peak'e varamadik. Mathias'a nerede bu peak diye sordum cook ilerde toplasmis insanlari gosterdi. Hii dedim daha varmis. Bu arada sevincten midir bilmiyorum, Stella Point'ten sonra nefesim, enerjim her seyim daha iyi, havanin aydinlanmasinin verdigi moral de olmali. Etrafa baktiginizda dehset etkileyici goruntuleriyle buzullari goruyorsunuz. Gun kizilligiyla daha da guzeller. Aralarindaki mavilikleri gorunce soyle bir ic geciriyorsunuz. Ruzgar ara ara daha siddetli
Stella point
esiyor. Bu arada gulumsememeye dikkat edin, dislerinizden olabilirsiniz :D
Veeee vardik Uhuru Peak'a ama yine ruzgar, dar ediyor zamani size. Tabii adetten oldugu uzere o 'Uhuru Peak 5895m, highest point in Africa' yazisi in altinda fotograf cektirmek lazim. Telefonu ve makinayi Mathias'a veriyorum. Fakat yazinin altindaki cocugun elinde on tane falan kagit var, her biriyle fotograf cektiriyor. Artik bana fenalik geliyordu ki bitti neyse. Ben gectim altina, Mathias bu aceleyle ve ruzgarin sacmalatmasiyla bir iki garip foto cekiyor. Onunla beraber fotomuz olsun diye telefonu bir cocuga veriyorum ama cok komik bir sey olmus. Cocugun golgesi tam Mathias'in uzerine dusmus, e Mathias da kara oldugundan resimde hic gorunmuyor. Yanimda sadece insan seklinde bir karalti olarak golge gorunuyor o kadar. Fazla beklemeden inise basliyoruz. Gunes bir taraftan, ruzgar diger yandan artik. Mathias hizli hizli hareket ediyor ama bu yukseklik hiz kaldirmiyor. Napalim takildik pesine gidiyoruz.
Uhuru Peak'te ben ve görünmeyen Mathias
Bu arada kotu bir haber var. Stella Point'in orada Japon bir adam olmus. Oraya gelince goruyoruz adami. Sirtistu yatirmislar, biraz ilerisinde de rehberi yere oturmus, yaslanmis taslara. O da bitik gorunuyor. Yapacak birsey yok. Biz inmeye devam ettik. Ogrendigimize gore adam arkaya dusup kafasini taslara carpmis ve olmus. Bu manyak siddetli ruzgarin bunda epey rolu olmali :( Mathias'a hep boyle ruzgarli mi diye soruyorum, o da yoo bazen sessiz sakin cok guzel olur, ruzgar olsa da bu kadar olmaz diyor. Ve ne yazik ki benim cok sanssiz oldugumu soyluyor.
Valla benim icin Kili, manyak ruzgarli, deli soguk bir dag olarak kalacak hep aklimda.
Ama olsun oyle veya boyle, ne benim fiziksel durumumdaki sanssizligim, ne de bu ruzgar durduramadi beniii! Hehheee onemli olan bu :)
Zirvede buzullar
Asagiya inerken benim dizler cizladi artik ozellikle sol diz yaniyor ve agriyor. Mathias'a yetismekte gucluk cekiyorum. Heryer carsak, kayiyor, akiyor vs. Neyse oyle veya boyle saat 10 gibi vardik kampa.
Cocuklar cadiri sokup, sapasaglamcana yeniden kurmuslar. Hepsi tebrik etti. Kendimi cadira atip, artik beni pisirmekte olan kiyafetlerimi degistirdim ve el yuz ayak yikayip, kendimi taslarin uzerine attim. Cay ictim az kendime geldim. Sonra Mathias bana makarna yedirmeye calisti ama ben iki dilim ekmek ve peynirde israr ettim. Su an baska hic birsey yiyemem. Buradan kalkip 12 km inip Mweka hut'a gidecek olmak gozumde buyuyor. Halihazirda cok yorgunum zaten. 15 cik 15 in, 30 km yaptim zaten, bir 12 daha zor geliyor. Ama yine yuklendik cantalari ve dustuk yola saat 12.20 gibi.
Barafu Hut

Mweka'ya inen yol inanilmaz guzel bir yagmur ormani icinden geciyor. Yorgunluktan fazla ilgi gosteremedim ama yine de guzelligi buyuledi. Agaclar bir baska, cicekler bambaska. Yol ise tasli, camurlu ve cok kaygan. Yorgunlukla da daha da zorlasiyor. Uc saat falan surdu kampa kadar gelisimiz. Kayittan sonra cadiri bulmamiz ise yarim saat :) Neyse cadiri bulunca uzerime birseyler giydim hemen, yine cok soguk ve usuyorum. Ama cay ve patlamis misir fikri yine cok guzeldi. Caydan sonra telefonu sarja goturuyordum ki İsin'in sesini duydum ve evet cok guzel oldu onu tekrar gormek. İki muhabbet ettik, o da cikmis. Super, cok sevindim. Beraberce telefonlari sarja verdik, o arada hafif hafif yagmur basladi. Ee yagmur ormanlarindayiz :) yemekten sonra bulusmak uzere ayrildik. Yagmur iyice artti, artik cadirimda oturuyorum kuzu kuzu, zaten gozum tuluma bakiyor hemen uyuyabilirim. Ama cadira gelen yemegin ve cayin tadina baktiktan sonra cikip telefonu almaya gidiyorum. Cadirdan telefon cekmiyor zaten, sarj etmemin sebebi muzik dinleyebilmek sadece. Bir tek Barranco Hut'ta biraz dinlemistim o kadar. Cok buyuk eksiklik kaliyor muziksizlik. Elimde telefonla uyumusum zaten :) sonra uyaninca muzigi kapattim ve uyumaya devam ettim. Yaklasik on saat araliksiz ve deliksiz uyumusum. En guzel uykularimdan biriydi bu :)

Size de iyi geceler, bol muzikler :))

11 Şubat 2013 Pazartesi

Kili gun 3- Barranco Hut

5subat
Bugun 3800'deki Shira Cave'den saat 08.15 gibi

ayrildik. Bugun Lava Tower'a cikacagiz ve sonra da Barranco'ya inecegiz. Dun Mathias Lava Tower'in 4400'de oldugunu soylemisti ama 4400'e geldigimizde ise ortada kule falan yoktu. Sonra belki 4600'dedir dedi. Sanirim bu bir taktik :) Yolda Barranco'ya gelen daha kisa bir yol ayrima geldik. Ama biz Lava Tower'a cikip, oradan indik Barranco'ya, aklimatizasyon olsun diye. Gerci ben epey aklimatizeyim ama kampa erken gidip de ne yapicam diye hic sesimi cikarmadim. Hem daha fazla sey gormus olurum.
Giant Senecia
Gun boyunca sisten bir kurtulamadik gerci. Lava Tower'da yemek molasi verdik, cikinlarimizdakileri yedik ve ben uzerine cayimi hazirladim termosumda ve ictim miss gibi.
Sisten dolayı, Arrow buzulunu goremedim. Onceden bu buzuldan yuruyerek gecilebiliyormus, ama tas dusmesi, insanlarin dusmesi vs sebebiyle artik rota oradan gecmiyormus. Ama illa ki buzuldan gidicem dersen, riski sana ait olmak uzere, milli parktan izin alip oradan gidebiliyormussun.
Lava Tower'dan sonra kisa bir inis, sonra kisa bir cikis ve ondan sonra Barranco'ya(3940m) kadar surekli iniyorsunuz. Ama ne cikis zor, ne de inis. Yani sakin sakin yuruyerek yaparsiniz.
Barranco'ya el, ayak, yuz yikama ve hemen caya oturma.
Lava Tower- rehberim Mathias
Canim acayip tatli seyler istiyor bugun. Cayin yaninda gelen biskuvileri ben yedim, misirlari da kuslara verdim. Bu arada kus dedigim dev kuzgunlar. Dag sercelerini saymiyorum, o gariplerim kuzgunlarin artiklariyla da idare ediyorlar. Ama kuzgunlari gormeniz lazim. İri bir kedi kadarlar!
Ruhhalim yaz boz tahtasi gibi bugun. Haydi hayirlisi! Barranco'nun sisi bana da basti galiba!

Dev kuzgunlar
Yemek sonrasi Mathias'la muhabbet ettik biraz. Yarini ve sonraki gunu konustuk. Bir de yemek performansimi begenmemis onu :)

Bu arada Swahili ile ortak kelimerimiz;
Sabun,
Baba,
Cay,
Meraba,
Arada Mathias cocuklarla konusurken yakaladim bunlari. Simdilik bu kadar ama daha cikar sanirim.
Ha bir de bu listeye Seytan'i ekleyelim. Onlar Seytani diyorlar gerci. Enteresan bu ortak kelimeler. Ama İngilizler ve Araplar arasinda sıkısmıs olduklarini ogrenince o kadar garip gelmiyor.
Barranco Hut
Barranco'da Kamp cok kalabalik oldugundan ve gececegimiz yolda ustuste binmemek icin yarin erken cikalim dedi babacan. Tamam dedik, yarin en gec 8'de cikacagiz yola. Haydi hayirlisi :)

10 Şubat 2013 Pazar

Kili - Gun2 - Shira Cave

Subat4
Bu nasil uyumaktir. Aksam 10'da yattim ve sabah 6'ya kadar deliksiz uyudum. Sanirim cadirin, matin ve tulumun rahatligi ve sicakligi uzerine benim de yorgunlugum eklenince boyle sahane uyudum.
Elimi yuzumu yikamam icin sicak su hazirlamislardi. Bir guzel temizlendikten sonra, zeytin ezmesini de kahvaltiya ekleyerek kahvaltimi yaptim. Bu yoklukta ekmekleri kizartmislar ve peynirin yanina domates, salatalik, yumurta, sosis ve recel koymuslar. E yok artik diyebilirsiniz. O kadar daga cikip iniyorum ama sanirim bir gram vermedim, hatta bu yemeyle alabilirim de. Neyse, iki termos suyla da bol bol cay ictikten sonra cantami toparlayip hazirlandim. Oglen yemek paketi, yanina fotograf makinasi, uc litre su, bir termos, bir goretex ceket, hijyen malzemeleri derken canta yine gulle gibi. Tabii cocuklarin tasidiklarinin yaninda hicbirsey belki ama benim icin epey dobidik bir canta :) kaba bir hesapla 10 kusur kilo yapiyor aslinda ve yolda yedikce ve ictikce de biraz azalacak. Dunden Mathias beni uyarmisti yol cok dik diye. Harbi dikmis. Surekli kayaliklar asmaniz, buyuk adimlarla kendinizi yukari cekmeniz gerekiyor. Mathias guzel seyir noktalarinda hemen mola veriyor ve bana guzel fotograf cekebilecegim noktalari gosteriyor. Bir nokta vardi ki muthisti. Sansimiza sabah biz ciktigimizda da hava masmavi ve acikti. Bu sayede bircok noktadan Meru'nun fotografini cekebildim. Hep tersi olmustu, Meru'dan Kili'nin fotografini cektiydim. Simdi sira Meru'nun.
Guzel bir noktada yemek molasi verdik, artik aclik da basgostermisti zaten. Iyi oldu. Ben tabi once termosa cayi attim sonra yemeye basladim. Menumuzde recelli ekmek, havuc, kek, portakal, muz, yumurta var. yani herseyden biraz :). Uzerine de cayi icince super oldu. Sonra koyul yola, tirman tirman tirman. Kokular ve goruntulerse muthis. Saat 13.05'te vardik kamp yerine, kayit imza ve hoop yerles cadira. Ben daha uzerime kalin birseyler giyemeden cay hazir haberi. Ya cok seviyorum valla ben bu isi. Birkac bardak cay icmistimki Mathias, Shira Hut'i gormek ister misin dedi. Kahvemi ictikten sonra, ciktik ayni yavaslikta vardik Shira Hut'a.
Simdi soyle; bizim oldugumuz yer Shira Cave. Burada bir magara var. kucuk birsey ama icinde ayakta durabiliyorsunuz. Eskiden burada yemek yapar ve uyurlarmis ama sonra milli parklar bunu yasaklamis.
Buradan yarim saat mesafede ise Shira Hut var, sonra onun da epey asagisinda Shira1. Yani bir suru Shira'li yer var :)
Shira Hut'ta guzel fotolar cekme sansim oldu, data buldugum zaman onlari da koyabilecegim umarim.

Aksama dogru sicak suyla ayaklarimi yikayinca kus gibi hafiflemis hissettim, sonrasinda da yemek vakti gelmisti artik. Cok hos dizayn etmisti yemegi. Gercekten onem vermis ozenmis. Cok seker bir ekiple beraber cikiyorum. Sansliyim sanirim :)
Simdi cay vakti. Mathias yarinki programi anlatip uykuya gitti, saat daha 17.30. Ben ne yapacagim bakalim.
Caydan sonra yukarida gordugum ilginc taslarin yanina gittim. Megersem onlar babaymis. Ama birileri sıkı ugrasmis bunlari yapmak icin. Gun batimi zamaninda bulutlar cekildi ve Kili bir anda gozler onune seriliverdi. Hasmetliymis!

Ve Shira Cave'den iyi geceler…

8 Şubat 2013 Cuma

Kilimanjaro (kisaca Kili) Gun1 - Machame Hut

Subat3
Evet Castro dedigi gibi geldi dokuz bucukta. Alisveris yapiyorlar dag icin. Peynir ve esmer ekmegi anlatmaya calistim. Umarim basarili olmusumdur. Nakumatt'a(Migros gibi bir yer, alisveris icin ideal) gidip ekmegimizi beraber aldik. Ben de yine otelde unuttugum dudak koruyucumu aldim. Sonra artik arabaya binip Machame Kapisina geldik. Yuruyuse buradan baslayacagiz ama kayit vs islemleri epey zaman aliyor. Arada Mathias(rehberim) oglen yemegi paketimi getirdi, tam da acikmistim iyi geldi. Sonrasinda giris izni, odeme vs islerimi hallettim. Giris izni icin 635$ oduyorsunuz.

Beklerken etraftaki hirsiz maymunlari ve onlarin milletin yiyeceklerini nasil caldiklarini seyredip eglenebilirsiniz. Ama dikkatli olun sizin de biseyinizi yurutmesinler!

Bugun uzerime 2011 Avrasya Kosusu tisortumu giymis oldugumdan Turkler tarafindan taniniyorum. Once otelde birisiyle karsilastik ama onlar yarin baslayacaklar sanirim, sonra da Machame Kapisi'nda Isin'la. Kendisi Londra yasiyormus ve g-adventures ile ayarlayip gelmis. Cok seker. Muhabbet ettik biraz. Daha yukari kamplarda karsilasiriz zaten.

Derken artik baslayabilecegimizi soyledi Mathias Hava sisli ve hafif islak gibi. Yol yavas yavas yukseliyor. Tum rota boyu islah edilmis bir patika seklinde. Icinden gectiginiz ormana inanamazsiniz. Dev agaclar, Tarzan tarzi sarmasiklar, minik minik mor, pembe, sari kirmizi renkli cicekler patika boyunca eslik ediyor size. Ilk molamizi 2400metrede verdik. Tam yolun yarisi. Arada bir iki tane daha kisa moladan sonra 3000m'deki Machame Hut'a vardik. Her bir kamp noktasina vardiginizda, hut'ta bir kucuk ofis ve kayit defteri oluyor, bir turistin kayit yapmasi icin, bir de rehberin kayit yapmasi. Girdiginiz bilgiler de ad soyad, yas, ulke vs. Kayit islemlerimden sonra Mathias ekibi aramaya gitti. Bu arada yol boyunca cantamin saginda solunda asili tasidigim islak coraplarim halen tam kurumamis durumda. Simdi de cadira serdim. Umarim sabaha kadar kururlar. Yaklasik bir ay buralarda oldugumda ara ara camasir yikamam gerekiyor haliyle. Pantolon, tisort ve iclikler kolayca kuruyor ama coraplar pamuklu oldugundan, o kadar basarili degiller. Hava da gun boyunca ha yagdim ha yagcam seklinde oldugundan kurumadi! Bu arada resimlerden birinde arabanin sileceklerinde benim coraplari goreceksiniz. Evet saka degil, Machame Kapisina giderken kurusunlar diye arabaya dagitmistim, adam da aldi sileceklere asti bir ciftini :))

Neyse, Machame(maçame diye okunuyor) Hut'a geldikten sonra, ooh cadirim kurulmus hazir. Kalincana da bir mat koydular, benim mati acmadim bile. Cadir iki uc kisilik, yuksek tavanli, kocaman birsey. Tum cantalarim rahatca sigiyor, hatta bir de masa bile koyabilirim :) o kadar yani. Mt.Kenya'daki cadirdan sonra bu resmen salon salamanj yani!
Cadira girip ustumu degistim ve kalin birseyler giymistim ki, cay hazir dedi Mathias. Tam cadirim yanina bir kucuk masa koymuslar, rahat bir sandalye de yaninda. Biraz once duydugum piti piti sesler misir patlatma sesiydi ve cok severim :) yani patlamis misir, biskuvi, cay, kahve, cikolata, sut vs hersey tamam.
Meru'da, Kenya'da da boyleydi. Cayin yanina misir patlatiyorlar. Ilk defa buralarda gordum ve cok basarili birsey. Benim nasil bir cayci oldugumu bilmediklerinden tabii bana ufak termosla koymuslar suyu. Dolayisiyla su uc fincandan sonra bitti :) neyse soyledim cok icerim diye, umarim yarin daha buyuk bir termosumuz olur.
Onlar yemek hazirlarken ben de bol bol yazdim.
Aksam icin, kabak corbasi, patates kizartmasi ve sebzeli sos ve et yahni var, ayrica da iki kucucuk sirin muz tanesi. Fazlaca yagli olmalari haricinde hersey lezzetli. Veee tabii caaay. Iki termos cay kahve ictim. Su anda midemden lokur lokur sesler geliyor :) artik cadirima girdim. Saat dokuz bucuk olmus bile. Yarin yedi bucuk kalkis, sekiz kahvalti, sekiz bucuk hareketmis. 10kmlik, dik cikisli, 800mlik yukselmemiz varmis.
Sabah ola hayrola…

2 Şubat 2013 Cumartesi

Kenya'dan Tanzanya'ya - 2 subat

Sabah erkenden kalkis, cantada son rutuslar, hizlica kahvalti. Saat7'de Moshi/Tanzanya shuttle icin almaya geldiler. Moses ayarladi. Ve saat 08:08'de otobusumuz kalkti, yeni bir maceraya yelken actik. Araba dolmus gibi ordan buradan yolcu toplayip durdu. Saat 9 gibi ancak yola ciktik. Arabada yuksek seste muzik caliyor. Saat 15.00 gibi varirim sanmistim ama Arusha'daki aktarma ve bekleme ile ancak 15.45'te vardim Moshi'ye.

Bu arada Nairobi ile ilgili bir kac bilgi. O kadar cok dilenen, size birseyler satmak icin yanasan, ve dilenme ile calma arasinda gezinen o kadar cok insan var ki, her an tetikte ve dikkatli olmaniz lazim. Cantaniza cok iyi bakin, sirtiniza asip unutmayin, fermuarli olsun ve hep kapali olsun, cebinizde tomarla para tasimayin, hele ortalikta cikarip ondan odeme yapmayin, kredi kartina genelde %5 komisyon aliniyor bilin, yani sonucta dikkatli olun ve bu heryer icin gecerli aslinda.

Bu otobosun tuvalet molasi bir yesilligin yaninda durmak seklinde oldu. Kimsede fazla uzaga gitmeden isini gordu!

Butun otobusler bu yolda ayni yerde duruyorlarmis. Impala, Riverside ve bizimki Jamii. Hepsi bir hediyelikcide durdular on dakika. Sonra da sirayla kalktilar yine pespese. Hep beraber vardik sinira. Zaten sinirdan iki dk onceki bir yerde mola vermisiz. Once Kenya'dan cikis islemleri, sonrasinda da Tanzanya'ya giris. Bizim Jamii'nin arabasi siniri gecmis, e ben de yuruyerek gectim ve islemlerimi tamamladim.
Aman birisine birsey sorayim demeyin, elli kisi pesinize takiliyor. Tanzanya tarafinda, vizem oldugundan sadece mavi renkli giris formunu doldurup visitors bankosuna siraya girdim ve nereye gidecegim sorusunu cevapladiktan sonra muhurlerimi alip sevgili otobosuma geri bindim.

Yaklasik yarim saat sonra, yolda polisler araci durdurup on taraftaki cantalari vs elindeki sopayla durttu, etti birseyler yapti. Sonra devam ettik derken 2 dk sonra baska polis asker kilikli adamlar bindi ve pasaportlari istedi bakti. Ucuncu kere durduranlar arabanin altina bakti sonra devam ettik. Tanzanya'ya donus macera dolu :)

Saat 13:45'te Arusha'ya vardik. Buran Moshi'ye yol yaklasik 95 km, tabii indir bindir vs zaman aliyor. Sicak da yakiyor camdan dogru.
Arusha'da terminal nevi bir yerde Moshi'ye gidecek olan bizleri baska arabaya aldilar. Bu da Riverside(sanirim en kotu arabasi olan bu) Shuttle. Saat 14:20'de Moshi'ye hareket ettik ve 15.45'te vardik Moshi'ye. Bileti alirken ozellikle sormustum otelde indireceksiniz degil mi diye e evet dedilerdi. Zaten biletimde de 'drop off Buffalo' yaziyor. Ama Moshi'ye varinca bize inip, taksi ile gidenilecegimiz soylendi. Bir Macar cocuk bir de ben vardim arabada. Bu arada Kili'ye hangi sirketle gidecegimi sordular, Capello detince de Castro'yu aramislar gelip beni almasi icin. Castro da Arusha'dan geliyormus' dolayisiyla bir on dk askinda onun gelmesi icin beklemisim. Tabii ben bunu Castro'dan ogrendim. Su almak icin indigimde gelmis. Neyse adamimiz geldi, cantalarla beraber arabaya yerlestim ve otele geldik. Bu arda Moses'in onerdigi baska bir adam daha vardi Kili trek icin ama aradigimda telefonu ulasilamiyordu ve ben de mesaj attim otelin adini da yazarak. Karsilatirmak istiyordum. Megersem adam Kili'de turdaymis. Nasip! Ben Castro ile anlastiktan sonra o sirketten bir cocuk geldi ama artik cok gecti.
Kili tirmanisini yanliz yapacagim. Castro kendi deyisiyle en guclu, en iyi rehberini ayarladi benim icin. Yarin saat 9.30'da gelip alacaklar beni otelden. Tek kisiye bir rehber, bir asci ve uc hamal gelecek. Cikis 6 gun surecek Machame rotasindan cikacagim.

Merak edenler icin Kili'ye cikabileceginiz 7 tane rota var. machame en uzunlarindan ama aklimatizasyin icin iyi bir sey bu ve manzara olarak en guzellerinden oldugu soyleniyor. Marangu rotasi en kisa ve en kolay diye yaziyor. Ama bu isin kolayi olmaz bence!

Iphone sahibi olanlar bilir belki Triposo diye bir uygulama var. bunu indirdikten sonra istediginiz ulkenin rehberini indirebiliyorsunuz. Kesinlikle tavsiye ederim. Az oz cok iyi bilgiler var. Burda yazan bir restoran vardi Indoitaliano diye. Iste bu restoran tam benim kaldigim otelin karsisindaymis. Ve Castro'ya nerede yemek yuyebilirim diye sordugumda O da burayi gosterdi ve buradaki en iyi yer oldugunu soyledi. Denedim. Gercekten hersey cok lezzetliydi. Yunan salatasi ve domatesli makarna cok guzel geldi kahvaltidan beri birsey yememis bunyeye.
Simdi artik kahvemi icip otele gidip canta hazirlama zamani. Yol yordu biraz dinlenmek lazim :) saat olmus 7. Hazirlik zamani.

Sabah ola hayrola, bakalim neler bekliyor beni onumuzdeki bir hafta!

Mt.Kenya seferi bitisi Old Moses kampindan Sirimon Kapisina ve Nairobi

Bugun 6:30'da kalktik ve hemen hurclari hazirlayip kahvalti ve yola cikis. Kapiya kadar 9km yolumuz var ama cok guzel orman ici bir yol. İlk kampa araba gelebildiginden, toprak bir arac yolu seklinde. Kapiya indikten sonra sicaklik bir anda arttigindan hemen yazlik moda gectik tabii ki. Sort, tisort, terlik ohh ne rahat. Bindik minibuse veee ver elini Dorman kahvecisi. İste bu ani bekliyordum, once double shot latte sonra single latte ve tarcinli guzel bir corek esligindee. Yummy yummy.
Nairobi'ye yaklasik 3 saat yol var aslinda ama biz bir orda bir burda durdugumuzdan bu sure uzuyor tabii :)
Kahveciden sonra alisveris ve sonrasinda da meyvecilerde durak. Mangolar, papayalar, ananaslarlarlar hem yenir hem paketlenir.
Bugun amacimiz Giraffe Center'a gidip, elimizle zurafa beslemek. Fakat Nairobi'nin İstanbul'dan beter trafiginden dolayi 5:36'da vardik oraya ve 6 dk ile kacirdik. Ama sevgili rehberimiz Moses buna izin vermedi. Allem etti kallem etti bir yolunu buldu ve zurafalari elden beslemek, ne muhtesem ve Nairobi'de kacirilmamasi gereken bir seymis anladik. Disleri yok bunlarin ama kocamaaan ve uzuuuun bir dilleri var. Siz elinizdeki yiyecegi cekseniz bile o kafasinin yetmedigi yerde dilini uzatarak kapiyor herseyi :) muhtesen bir histi, herkese tavsiye edilir.

Zurafa maceramizdan sonra buranin unlu Carnivore restoranina gittik. Adindan da anlasilacagi uzere hersey et uzerine, daha iceri girdiginizde sizi koccaman bir ates cemberi uzerinde sislere takilmis herturden et karsiliyot. Oyleki timsahtan, devekusuna kadar. Menu aliyorsunuz ve siz masadaki bayragi devirene kadar size etler servis edilmeye devam ediliyor. Once ufak atistirmaliklar, sonra az bir corba ve sonra masaya soslar geliyor ve hangi ete hangi sos yakisir once onu anlatiyorlar. Vee artik etler gelmeye basliyor. Once domuz kaburgasi, devekusu koftesi, kuzu, tavuk, inek, devekusu ve timsah etleri geliyor sirayla. Atladigim olmus olabilir ama fazlasi var eksigi yok. Sonra tatli ve sonra cay kahve. Bu yemek menusu icin 2550 Kenya Silini oduyorsunuz ve bizim parayla 50liraya denk geliyor. Tabii sarap vs bu hesap 5000 oluyor. Biz tabii bunlari masamizin etrafinda gezinen sevgili dobilik kedimizle paylastik bolca.
Yemekten sonra otele gelip once aklanip paklanip sonra da yarinki Tanzanya yolculugum icin cantami hazirladim.

Bu gece 04:40 ucagi ile Istanbul'a dondu herkes. Onlar ciktiklarinda ben artik yatmistim.
Onlar istanbul maceralarina ben ise Tanzanya Kili macerama dogru yol aliyorum.















1 Şubat 2013 Cuma

Mt. Kenya Zirve - 31 Ocak

Sabah 2.30'da kalk, cantayi hazirla, bir bardak cay ic, suyunu doldur vs derken saat 3 oldu ve kar yagiyor. Karla beraber tirmanisa basladik. Epey dik bir patika. Zirveye kadar yaklasik 800m yukselecegiz ve 4200'den cikisa basladik. Hava soguk ve karli dag beyazlamaya basladi bile. Yaklasik bir saat sonra kar kesildi ama deli bir soguk var. Herkes kaz tuyu montlarini giydi. Aslinda bu soguk bizim isimize de yaradi. Cunku Mt. Kenya zirve yolu carsak bir yol ve cikista ayaklariniz geri geri kayar be daha fazla enerji harcarsiniz. Ama hafif kar yagip sonra da don yapinca hersey tas gibi oldu ve carsak ayaklarimizin altindan kaymiyor. Bazi yerlerde kayaliklar var ama bu zirvenin teknik cikis gerektiren yeri yok. Sadece o yukseklikte biraz daha fazla enerji harcamaniz gerekiyor o kadar. E yukseklikle de bu efor kalp ritminizi yukseltiyor :) poli poli yani swahili'de yavas yavas. Aceleye gerek yok, butun hareketler poli poli olacak.
Yolda cok guzel bir gin dogumu izledik ve tabii bu muhtesem kizilligin sahane fotograflarini cektik.
Son etabi biraz zorladi, bir an bu kayaliklar bitmeyecek sandim ama amacimiza ulasyik ve tum ekip Yaklasik 7 gibi zirveye vardik. Zirve de cok buyuk bir kaya kutlesi vardi, onun uzerine de cikilabilmesi icin demir merdiven cakmislar. Bundan kayanin uzerine ciktik. İnanilmaz bir manzara var. Zirve yazisinin altinda kendime oturacak sahane bir yer buldum ve hemen termosumu cikarip bir cay yaptim ve keyifle ictim.
Ha bu ara Canan'in tantuniyi kazandiginin ispati resmini de koydum ilgililere duyurulur. O tantunidem biz de istiyooozz :)

Zirvede cay ve fotograf derken cok da fazla takilmamak lazim, bunun inisi de var. Yaklasik 15 dk sonra inise basladik. Eglenceli ve bol fotografli bit inis yaptik. Carsaktan kayarak inmek ayri bir keyif :)
Kampa geldigimizde bizi sahane bir kahvalti bekliyordu hergun oldugu gibi ve yine koccaman bir kahvalti yaptim. Sonra hizlica hurclari topladik, cunku bugun 3300'deki ilk kampa inecegiz Old Moses kampina ve daha 17kmlik bir yolumuZ var gidecek. Hurclari verdikten aonra biz de yola ciktik. Bu patika cok keyifli. Asagi dogru indikce cicekler resmen cosuyor, heryerde sari, mor, kirmizi cicekler, miss kokulu otlar sariyor etrafi. Bu parkurda uc tane, kucuk tahta kopruden geciyorsunuz. Caylar akiyor vadiye dogru. Vadinin goruntusunu ise beyninize kazimak istiyorsunuz. Bir iki saat sonra kucul bir mola verdik ve yolda aldigimiz mangolardan son kalanlari soyup yedik. Yavas yavas aclik emarelari kendini gostermeye basladi. Bu moladan bir saat kadar sonra, asagida koprunun yanina serilmis kirmizi bir bez ve uzerinde termos kap kacak gorduk. Ama acikcasi ben yurumeye devam edecektim ki, ogrendim. Megersem bizim elemanlar bizden once inip suyun yaninda bize ogle yemegi hazirlamislar. İnanamadik once hepimiz, sonra da mutlulukla oturup noodle'imizi fasulyemizi, meyvemizi yedik. Herkes bir mutlu, bin mesut :)
Sonrasinda artik, karnimiz tok sirtimiz pek, basladik tekrar yurumeye. Manzara her adimda daha da bir guzellesiyor, yavas yavas yatan gunes da renkleri daha canlandiriyor.
Saat tam bes bucukta vardik birinci kampa. Miss gibi, yumusacik bir gunes vardi. Herkes hemen marlari atip, kimisi de matsiz serildi direkt cimene. Bir sure sonra cay hazir haberini alinca hemen cayi alip, disari getirdik ve gunesin son demlerini cay, patlamis misir, biskuvi ve tatli bir sohbet esliginde batirdik gunesi. Gunes battigi anda bir anda soguyor ortalik. Herkes yorgun, aksam icin bir seyler atistirdiktan sonra yatma derdinde. Hatta birimiz yemegi bile beklemeden dalmisti tuluma.
Aksam yine cok guzel bir yemek hazirlamislardi ve gozleme vardi. Burada buna çapati deniyor :) soyledik yarin sabah kahvaltiya bundan istiyoruz dedik. Cay da ictikten sonra gozler yavas yavas dustu ve herkes cadirina cekildi.

İyi geceler, guzel bir uykuyu hakettik :)