19 Mart'ta memlekete döndüğümden beri deliliğin kıyısında süren hayat, mış gibi geçen zaman. Normalmiş gibi süren bugün.
5 Haziran'da evime gelebildim. O Mart'la Haziran arasında geçen zamanda delirmedik (mi?).
Her gün muhtelif boyutlardaki ekranlar karşısında geçen uzun saatler, kimseye sarılamadan geçen günler, aylar, büyütülen 9 kedi, izlenen kuşlar, çatlayan yumurtalar, sesi ilk defa duyulan sessizlik...
Varılan farkındalıklar...
Evden yapılan uzun dersler, SODler, qigonglar...
Haziran'dan sonra başkalaşan hayat. Ortaya düşüveren bisiklet, düşen hız, artan kadans, ag ile çalışma...
Yapılan kurslar.
Ama işte o deniz var ya o deniz, hayatın ilacı o deniz.
5 Haziran'da evime gelebildim. O Mart'la Haziran arasında geçen zamanda delirmedik (mi?).
Her gün muhtelif boyutlardaki ekranlar karşısında geçen uzun saatler, kimseye sarılamadan geçen günler, aylar, büyütülen 9 kedi, izlenen kuşlar, çatlayan yumurtalar, sesi ilk defa duyulan sessizlik...
Varılan farkındalıklar...
Evden yapılan uzun dersler, SODler, qigonglar...
Haziran'dan sonra başkalaşan hayat. Ortaya düşüveren bisiklet, düşen hız, artan kadans, ag ile çalışma...
Yapılan kurslar.
Ama işte o deniz var ya o deniz, hayatın ilacı o deniz.