Bizde karpuzu hep babam alırdı ve tabii ki hep ben yerdim :)
Babamın çok güzel karpuzları olan, güzel karpuzcuları vardı. Karpuz kalite kontrol uzmanı da ben idim tabii ki. Bir karpuz benden yüksek oy almışsa tamamdı işte buydu. Herkes mutluydu, yok iyi çıkmadıysa geri gittiği bile olurdu.
Bizim eve küçük karpuz girmezdi. Olaki orta boyutlarda olsun ben bakakalırdım karpuza. Çünkü o bana bile yetmezdi, olacak şey miydi canım küçük karpuz almak. Dolayısıyla karpuzlarımız genellikle 12-15 kg aralığında değişirdi.
Bir gün babamı karşılamaya çıktığımda elindeki karpuz poşetini elinden almak istedim, babam 'yok kızım sen taşıyamazsın' dediyse de ısrar ettim ve kucakladım poşeti. Aman tanrıımmm bu ne de ağır şeydi böyle ve babam bu poşeti taşıyarak 15dk nasıl yürüyordu. O zaman çok üzülmüştüm ama büyük karpuz istemeye de devam etmiştim. Çünkü o benim babamdı, o yapardı.
Yıllar sonra artık kendi evimize geçtik ve anne evinden ayrıldık ablamla. Ben artık 25 yaşındaydım. Evdeki herkes benimle 'ee şimdi kim alacak sana karpuz' diye dalga geçiyordu. İşin aslı ben de çok düşünüyordum. Sonra babam dedi ki, ben sana getiririm kızım. Dünyadaki en güzel hediyelerden birini almıştım sanki. Her gün getiremese bile haftada bir getirirdi herhalde diye düşünmüştüm. Hem zaten ben de annemlere gittikçe orada da yerdim.
Derken biz taşındık. Ve bir ay sonra babam öldü...
Ve bütün güzel karpuzlar dünyadan silindi o gün. Ve ben bir daha güzel karpuz yemedim.
Son Sumer Kraliçesi - Yaşamı ve eserleri
-
31 yıl boyunca 74 bin çivi yazılı tableti okuyup çevirdi.
Bugün İstanbul Arkeoloji Müzelerindeki Sümer, Hitit ve Akad tabletlerinin
tümü üzerinde çalış...
2 gün önce
0 yorum:
Yorum Gönder