Geleli 10 gün oldu Meksika'ya ve bunca zamanda ne çok şeyi, ne de çok yanlış biliyormuşum dedim çokça zaman. Öncelikle Meksika deyince Amerikan filmlerinde kafamda oluşmuş bir yapı varmış onu anladım. Sanki hepsi ganster gibi gösterilmiş bize hep, ki böyle bir önyargıyı aşıp buralara gelmem bunca zaman almış. Lakin alakası yok. Medeniyette kesinlikle bizden ilerideler ve yönleri de ileri doğru, geri değil. Bizde herşeyin geri gittiği son 20 yılda tüm memleketler çok yol almış.
Gelirken de kafamda binbir soru vardı. Lakin şu anda ne kadar cahilmişim diyorum. Zaten öğrendikçe, ne de çok cahil olduğumun farkına bakıyorum. Bir anladığım da şu; cahil olana öğretmedikçe cahilliğinin farkına vardıramazsınız! Hayat bir çelişki bir dilemma, nasıl da bir içiçe geçmişliktir böyle.
Neyse dönelim Meksika'ya. Türkiye'den gelişi uzun sürüyor arkadaş. Uç uç bitmiyor. İstanbul Mexico City direct uçak var THY ile. Ancak direct olduğuna bakmayın arada mutlaka bir yerde layover yapıyor. Ben Panama aktarmalı almıştım biletimi, direct uçuştan %30 daha ucuzdu (gerçi yine de Ekim'21'de 1200dolar tuttu)İstanbul'dan kalkıp önce bir Bogota'ya konduk, sonra geldik Panama'ya konduk. Burada Copa Airlines'a aktardık ve sonra başka uçakla CDMX'e (Ciudad de Mexico)geldik. Geçerli Amerika vizem olduğundan ayrıca Meksika vizesi almama gerek kalmadan, vizesiz rahatça geçebildim. Uçakta bir form doldurdum, pasaporttan geçerken o formu verdim, bana 35 gün kalış hakkı yazdılar pasaportta ve geçtim. Lakin pasaport-gümrük çok yavaş ilerliyorlar, biraz sabırlı olmak lazım. 1,5 saat falan ayakta dikildik. Nepal'e benziyor genel görüntü ama elle de yapmıyorlar aslında. Özellikle yavaş hareket ediyorlar herhalde. Ama Meksikalılar sıra konusunda Avrupalılar gibiler. Herkes saygı ile sırasında bekliyor. Kimse kimseye sırttan yapışmıyor, çocuklar kıyım kıyım sağınızdan solunuzdan girip önünüze geçmeye çalışmıyor, çalışanları anne babaları toparlıyor. Meksika içinde yurtiçi uçuşlarım da oldu. Hepsinde manzara benzerdi. Saygıyla bekliyorlar, sıraya giriyorlar, kimsenin hakkını yemiyorlar.
Meksika da korona;
Burada bir trafik ışığı sistemi var. Bölgeleri göre kırmızı, sarı, yeşil gruplamışlar. Ben gitmeyi planladığım tüm yerler yeşildi. Nasıl oturtmuşlar bilmiyorum ama iyi kurmuşlar sistemi. Maskesiz asla bir kişi bile göremezsiniz sokaklarda. Her dükkanın girişinde elinize dezenfektan sıkıyorlar, mutlaka kabul etmeniz lazım, isteğe bağlı bir şey değil. Mexico City'de caddelerde dezenfektancılar var. Birbirinize çok yakınlaşmayın diye çığırıp isteyenin eline dezenfektan sıkıyorlar. Bazı yerlere girerken çantanıza veya tümüyle size de sıkıyorlar.
Oaxaca'da otelde rezervasyon yaptım booking'den ve hemen akabinde lütfen aşı kartınızı gönderiniz maili geldi. Su, sabun, kağıt olmayan yer pek görmedim. Şu anda Aralık 25 ve Avrupa'da şiddetli artış sebebiyle yine her yeri her şeyi kapadılar. Ancak burada hayat, korona koşullarında normal devam ediyor. Patlayan çatlayan bir şey yok. Hatta önceki gün gittiğim Tule Ağacı'nı bir hafta önce görüşe açmışlar. Mini mini normalleşmeye devam yani. Ama istediğim, beklediğim ve bulamadığım hiç bir şey olmadı. Hatta dün geceki partileme halleri, hayatın normal gittiğinin ayrı bir kanıtı.
Nerelerde kalıyorum;
Airbnb ana aracım. Çalışıyor olunca mecbur ev konforu gerekiyor. Özellikle internet için. Otellerin interneti evler kadar iyi değiller ne yazık ki. Evleri de rezerve etmeden önce interneti kontrol edip öyle yaptım.
Buraya 11 Aralık sabah 8:25 THY uçağıyla geldim ve Meksika saatiyle (TR'den 9 saat geri) 21.40'ta indim. Gece yarısı da Airbnb'den tuttuğum evceğizime girdim. Gelmeden önce epey araştırma yapma şansım oldu. Kaş'ta Serkan'ın şirketten Meksikalı arkadaşı (adam Meksikan şirketinde çalışıyormuş iyi mi) Andrea sayesinde, nerelerde kalmalı diye tüyolar aldıydım. Polanco, Condesa ve Roma dediydi. İlk evimi Polanco'da tuttum. Bizim Etiler, Ulus gibi bir bölge burası. etraf süper şık, insanlar süper şık, dükkanlar süper şık vsvsvs. Polanco'nun içi çevresi her yer öyle. Diğer yerler nasıl diye anlamak için 3-5 km uzaklaşmak gerekiyor.
Evim evim. Evim ise müthiş bir sanat eseri. Eve 6 günlük 350Euro civarında bir şey ödedim. Bir Avrupalı için hiç bir şey olan bu rakam bizim devalüasyon zamanı baya çok para etti :) Fakat evin kendisi, içi, temizliği, avlusu ve sahibi vs kesinlikle eder. Gece çalıştığım için özellikle düzgün bir yer aradım. Ve çok memnun kaldım evden ve her şeyden.
Duvarları döşeyen tablolar inanılmazdı. Avludaki duvar resimleri de öyle. Alejandra müthiş zevkli bir kadın belli. Burada 6 gün kaldım. Bu süreçte iş epey yoğun olduğundan