19 Ağustos 2009 Çarşamba

Trieste'den aklımda kalanlar mı?

Fotoğraflar koyup, şenlendirip şımşıkır bir yazı hazırlayabilirdim, belki yine yaparım ama aklımdakileri unutmadan atlamadan aktarmak istedim.
- Trieste çok şirin, düzenli, bir şehir. Görülmesi lazım.
- Bir dostla yenen yemeğin tadının daha bir güzel olduğunu hatırlamak lazım.
- Denize bereketi için teşekkür etmek lazım
- İnsanları bir ayrı, tanışmak, konuşmak lazım.
- Dağları çok güzel. İşaretli patikaları takip ederek Matajur'a çıkmak lazım. Tek ihtiyacınız istek. Bu dağlarda yürümek lazım.
- Rifugi'leri çok gerekli. Uğramadan yola devam etmemek lazım.
- Dağda sınır taşları var. Bir ayak Slovenya'da bir ayak İtalya'da iken resim çektirmek lazım.
- Castello di S. Guilo'dan şehre bakmak lazım.
- Val Rosandra'da yolun sonuna kadar gidip, gizli Trattoria'da birşeyler içmek lazım.
- Akan nehirde yüzmek lazım,
- Buz gibi akan şelalenin altında durmaya çalışmak lazım.
- Castello di Miramare'nin o güzelim bahçelerinde gezmek, oturmak iki çift laf etmek lazım.
- Kıyıdan denize atlamak, o güzelim Akdeniz sularında yüzmek lazım
- BEFeD'de adını hatırlayamadıgım tavuktan ve köfteden yemek, ama yemekten önce fıstık kazanından fıstık avuçlayıp masada çıtlata çıtlata yemek lazım.
- Akşam üzeri o uzun sahil yolunda keyif içinde sallana sallana dostlarla yürümek lazım.
- vee Piazza Unita'yı akşam görmek lazım. Bu güzelliğe hayranlığı sunmadan geçmemek lazım.
- Trenle bu güzel şehirden ve insanlardan uzaklaşırken, aslında mesafelerin bahane olmadığını hatırlamak, bahaneleri yaratanların bizler olduğunu unutmamak lazım.

- şükretmek lazım.

Serena'ya, Anna'ya, Yana'ya, adını hatırlayamadığım başkana, Franco'ya, Ester'e, Giancarlo'ya... ve isimlendiremediğim diğer dostlara bana bu üç günü çok değerli kıldıkları için teşekkür ediyorum ve bunları yaşadığım için şükrediyorum.

0 yorum: