17 Ekim 2013 Perşembe

Cesmealti, Urla, Izmir ve oglan bizim, kiz bizim…

Daha once Cesmealti'ni hic bilmeyen, Urla'ninsa sadece adini duymus olan biriydim. Simdi ikisini de biliyor ve seviyorum.
Buralara gelme sebebim ise canim arkadasimin dugunu. Sule ile Engin'in bundan sonra hayatta beraber gulup, aglama ve yaslanma kararlari. Istanbul'da nikah, Urla'da dugun olarak aylar oncesinden takvime isledik ve vakit geldi nikahini yaptik, vakit catti dugununu yaptik!

Hulya ile 'dugunden onceki gun gidelim, hem de accik Urla'da takiliriz, yeriz iceriz' demistik. Iyi ki de oyle yapmisiz.

27/09 Cuma
Izmir Adnan Menderes havaalanina indikten sonra muhtelif toplu tasima araclariyla ulastik otele. 
Bu kisa olmayan yolculuk esnasinda cok tatli enstantaneler yasadik hayata dair, guzellige dair, Izmir'e dair. Hepsi kendi basina cok eglenceliydi ama aklimiza kazinan ise, Uckuyular'da yol sordugumuz otobus soforuydu.
Uckuyularda Cesmealtina giden arabalari ariyorduk ve tam da isiklarda dururken kapisi acik bir otobus durdu onumuzde. Hulyamiz ve bomba soruya bomba cevap. 
Hulya- 'Buradan Cesmealti'na giden otobus var mi?' Diye sordu
Otobus soforu- 'Olmaz mi! Ilerde, beyaz otobusler var, boyle yakisikli soforleri olan, sorun, onlar size gosterirler.'
Bu konusmayi duyan ben, hemen kafami kapidan uzattim tabii, bir de baktim ki, sofor abimiz Kevin Costner gibi adam. Sonra biz isiklardan gecip, gosterilen yoldan dogru ilerledik, kikir kikir gulerek eglenerek. Canim abimiz gunumuzun nesesi oldu. 
Sonrasinda Cesmealti'na giderken minibusde unutulan telefonlar, onlari sahibine iletmek icin cirpinan insanlar, adam bir de minibuse kosmaya calismasin diye, geri geri giden minibusler, benim bavulumu alip minibuse yerlestiren minibus soforleri… vs vs vs. yani insan Izmir'de insan oldugunu hatirliyor!
Bu maceralardan sonra uzun ama keyifli bir sekilde vardik Bilge Otel'e. temiz guzel bir yermis. Ikinci kat odalari yenilenmismis bilginiz olsun :)) aksam yemege gitmeden once Engin'lerin eve ugradik ve o muhtesem teyzelerle tanistik. Sen kahkahalarin coskun coskun havalarda ucusunu dinledik. Benim Afrika maceralarim pek bi eglendirdi herkesi :) Gecenin bombasi ise "amaan kizim, deli birakir, akilli kapar. Bosveer" oldu. 
Cok eglendik, cok gulduk. Yemege giderken de yemek yemis olduk! Sonrasinda balikcida guzelce hatrini sorduk buyuklerin! Bir ara ortalama sepet miktari muhabbetinden sonra, acaba teyzelerin yaninda mi kalsaydik dedik:)


28/09ctesi
Sabahleyin otelde mi, disarda mi etsek kahvaltiyi diye konusurken, bir de baktik ki, saat gecmis ve mecburen disarda kahvalti edecek yer aradik. Sahilde gittik geldik ve en sonunda Hulya'nin bakmakta israr ettigi Yesilcam'a geldik. Supper bir mekan. Iyi ki de israr etmis. 
Yesillikler icinde, havuzlu, koprulu sicacik bir yer. Kahvalti veriyorlar ve Pazartesileri kapalilar. Butun malzemeler taptaze ve lezzetli. Olur da yolunuz buralara duserse, aklinizda olsun. 
Keyiflice kahvaltimizi yaptiktan sonra yine onlardan aldigimiz bilgiler dogrultusunda kuafor bulup son islerimizi de hallettik. Sonrasinda, sirayla Bengu ve Sinem de es ve cocuklariyla katilinca hep beraber servis ve arabalarla dugunun olacagi zeytinlige gittik. 
Engin'in ailesi, elleriyle hazirladiklari yemeklerle doyurdular o kocaman insan guruhunu! Ellerinize saglik, mis mis. 
Hep beraber bolca fotomuz oldu kizlarla tabii ki, adet oldugu uzere :)

Sonra tavsiye uzerine Urla'ya inip 'Begendik Abi'de' bir posta daha yemek yendi. Surekli bir yeme icme halindeyiz :)) ama burasi ayri bir mevzuymus! Urla'ya gidilince kesinlikle ugranmasi lazimmis. Girit usulu su, su usulu bu seklinde donatilmis bir masamiz oldu. 
O, altinda muhallebi olup ustu citir kadayifli olan sey neydiyse superdi. Favorimdi. 
Sonra hoop tekrar dugun mekanina. Oooh aartik pist de dolmus. Herkes dumtek dumtek. Bolca oynamali, ziplamali keyifli sahane bir kir dugunu oldu. Hava da dunku gibi ustmedi neyse ki. 
Gecenin suprizinin havai fisek olacagini dusunurken, asil surpriz kokorecci oldu. 
Engin, bizim deli damat bir kokorecci ayarlamis dugun cikisina! Izmir'de kokorec baska turluymus yanliz onu anladim. Normalde cok da duskun olmasam da sarhosken yerim derdim. Izmir'de ise havada karada yerim oldu. 
Gece boylece bitiyor saniyorduk ki, bitmiyormus. Daha otelde, havuz basinda devam edecekmis. Ama ben devam edebilecek miyim o tartisilir!
Edebilenler devamda, edemeyenler yatakta. 
29/09 
Ertesi gun yine Yesilcam'dayiz tabii ki, bu sefer daha kalabalik bir aile olarak. Coluk, combalak seklindeyiz haliyle :) ben bile alistim artik. 

Sonra tabii herkes yavas yavas cekilir ve havaalanlarinin yolunu tutar. Bense tabii ki uzatmali sevgili. Pazartesi aksam donuyorum. Herkesi yolcu ettikten sonra denize girdim, oh yuzdum bu guzel Eylul gununde. Yarin da kismetse Ibrahim abimle buluscam :)

30/09 
Gunlerden Pazartesi olmasi itibariyle Yesilcam acik deil. Otelin kahvaltisini denemis oldum boylece. Eh fena degil. 
Kahvalti sonrasi, miss gibi yuzme molasi. Sonrasinda hazirlanma, otelden ayrilis ve koy kahvesinde cay, kahve. Oh miss ya. Hayat bu valla. 

Ibrahim abi gelince, bir anda senlendi ortalik. Acti, acildi. Ozlemisim cok. Once biraz civar semt gezmesi yaptik. Sonra sohbet, muhabbet, balik ve raki derken baktik ki saat yaklasiyor. Onun depoya ugrayip, oglu ve calisma arkadaslariyla tanisma. Sonrasinda kacinilmaz son, Izmir Adnan Menderes Havaalani. 

Merak ediyorsaniz sorun, ozlediyseniz gorun. Yok baska caresi…

Ne guzel bi dort gun oldu. Ne cok birakti geriye, ne de cok guldurdu, eglendirdi, mutlandirdi…

Gokten dusen uc elmadan haber alinamadi. Sanirim kafasina dusenler yediler elmalari :))

Darisi isteyenlerin basina diyelim…

0 yorum: