Bugün 19 Şubat'17 ve evet sabah daha çıkmadan Spa'da randevumuzu ayarladık ama bugünün böyle sağlam olacağını bilmiyorduk:D
Cahillik mutluluktur. Biz çok mutluyduk. Yolculuk Dim Çayı ve Dim Barajı'na.
Yine önce arnavut kaldırımı caddeden geçmemiz gerekiyordu ama bugün bir koşu organizasyonu varmış ve etrafta çoluk çocuk bir sürü koşucu vardı ve bizim geçeceğimiz yol kapatılmıştı. Kaldırımlardan bir öyle, bir böyle derken kapalı olan yolu aştık. Zaten çok fazla kalmayacaktık, soldan yukarı Dim çayı'na doğru çıkacaktık. Bugün kısa ve hafif bir tur planlamışdık. Ama biz bu planı yaparken yukardaki bize gülüyormuş göbeğini tuta tuta :D çay yoluna girdiğimiz anda yolunda kalitesi negatif anlamda değişti. Kamyonlar vs bayağı hareketli bir yol. Ara ara sağlam diklikler geliyor.
Bir ara bir tünelden geçtik, sarı sarı aydınlatmasıyla çok güzel görünüyordu. Pek bir fantastik oldu. Trafik çok olmadığından sarı ışıklarında fotolar çektik. Eğleniyorduk.
Devam ederken karşımıza çıkan Dim Barajı'nın heybetli görüntüsü beliriverdi, o güzel cazibesinin gölgesinde çeşitli fotolar çektik. Her han, her dönemeçte o kadar güzel görüntüler var ki, üsenmeden, durup, inip, pozisyon alıp fotoğraf çekiyorum.
Sonra manzaralı bir yerde bir çay molası verdik. Halen köprüye varamamıştık, çaydan karşıya geçebilmek için googlemap'te yarım görünen köprüyü bulmamız lazımdı. Köprünün varlığı ise tam bir muammaydı. Kimisi açıldı diyordu, kimisi daha inşaat devam ediyor diyordu. Biz köprüyü görene kadar gitmeye karar verdik. kapalıysa da aynı yoldan inerdik napalım :)
Derken muradımıza erdik ve köprüyü gördük. Hemen üstünde üç beş fotoğraf çektik.
Ama köprü bizim için başka sürprizler hazırlamış. Köprüden sonra üç km kadar toprak-çakıl karışımı bir yol vardı. Burayı henüz asfaltlamamışlar. Ama asfaltlamadan köprüyü açmışlar. ! Açılışı yapalım gerisi hallolur. ! Türkişi :)
Bu yoldan ara ara bisikletle, ara ara yürüyerek geçmeyi başardık. Sonra beklediğimiz yola bağlandık sonunda. O toprak, çakıl yoldan gelince bir anda burası kaymak gibi geldi. eşşeği kaybettirip buldurması gibi oldu. Artık acıkmıştık ve körüye tırmanırken gördüğümüz onca yerden burada da olmasını diliyorduk. İnişin gazıyla uçarken bir anda sol tarafımızda tabelasını gördüğümüz Star Piknik alanı'na ani bir dalış gerçekleştirdik. Ama ne bulduk. Alası ve en iyisi varmış hem de. Star Piknik Alanı. Hemen bisikletlerimizi bir yerlere dayadık. Oooh püfür püfür ortam.
Çardaklar mardaklar, minderler, çay, yemek her şey var. Ayakkabıları çıkarıp kendimi suyun sesine ve rüzgarın püfürtüsüne bıraktım. O ara bir de çay istedim tabii ki. Yemek işini İlhan'la Mazhar abi hallediyorlar. Yaklaşık yirmi dakika şahane dinlendikten sonra masaya bir geldim ki, amaniiii adamlarda ne varsa sipariş edilmiş.
Peynirler, zeytinler, gözlemeler o kadar lezzetli ki. Sonra bir de çoban kavurma geldi. O da dehşet. Ama diğerlerinden çok doyduğumdan ona pek yanaşamadım. Fakat abiler ne yapıyorlarsa hepsinin hakkını vererek yapıyorlar. O manzara, o tatlı meltem, o yorgunluk, o açlık, o dostluk. Hepsi iştah açıcı. Çok keyifle yedik yemeğimizi. Öyle çok tırmandık ki zaten, hakkettik kesinlikle.
Daha da fazla ağırlaşmadan yavaştan dönüşe doğru koyulalım dedik. E spa bizi bekler :D
Anacaddeye varınca yine kalabalıklaştı yol. Ama birbirimizi kaybetmeden geldik otele. Hemen bisikletleri çıkarıp, paketledik. Ki hamam ve masajdan sonra uğraşmayalım. İlhan'la, Mazhar'ın uçağı zaten bu gece. Spa'da yine kendimizden geçtik. Bir önceki seferinde unutulan yüz maskesi de yapıldı bu sefer. Yine akça pakça olduk. İlhan yemek yememiş olduğundan ona yemekte eşlik ettim yine Roberts Cafe'de. Bol sohbetle geçti yine. Sonra sallana sallana geldik ve odalarımıza döndük. Onların eşya vs toplamaları gerektiğinden, ertesi gün iş günü olduğundan, ve gece 5'te uçakları olduğundan vedalaştık.
Bir daha ki sefere görüşürdük o zaman :)
Ben sabah kalkıp güzelce kalhvaltımı yaptım, sonra da eşyalarımı ve bisiklet kutumu alıp taksiyle Alanya otogar, Akdeniz Seyahat'e. Antalya'dan da Batı Antalya ile Kaş'a. 8 saatin sonunda eve vardım. İstanbul'dan gelmekten daha zormuş Kaş'tan Alanya'ya gelmek.Bir tren olsaydı da gelseydik. Aaaah ah.
Bugünün rotası şöyleymiş;
Bugünün Relive kaydı da böyleymiş. Mutlaka seyredilmeli;
https://www.relive.cc/view/872171300
|
keçi protein bar yiyor :) |
|
Dim çayı |
|
Star Piknik alanı |