16 Mayıs 2009 Cumartesi

WFP görüşmeler - gelişme

Şimdi hikayenin ikinci kısmı
Ben girişte yaklaşık 10dk bekledikten sonra Kathryn geldi, kendini tanıştırdı. İnanılmaz tatlı bir İngiliz kız. Çok şirin sepelek, çok yardımcı birisi. Önce onun odasına çıktık, o eşyalarını bıraktı, sonra ilk görüşmemizin olacağı diğer binadaki toplantı odasına gittik. Gittik ki Enrico bizi bekliyor odada. Kendisi ile tanıştık. Bir İtalyan, biraz sessiz sakin birisi, ama iyi bir insan olduğu her halinden belli, sonra ben bilgisayarımı çıkardım yansıtmak için kabloyu ararken, oo sunum mu yapacaksın, şaşırdım dedi. Ben de buna şaşırdım dedim, prezentasyon hazırla demişsiniz başka birşey mi bekliyordunuz diye.

Neyse kablomu, ve elektriğimi ayarladıktan sonra sunumumu yaptım. Abi benimle tamamiyle aynı görüşte olduğunu ama büyük patronların böyle düşünmediğini ve adını anmayacağım diğer ticari firmanın ürünlerini kullanacağımızı söyledi. Karşılıklı olarak merak ettiğimiz herşeyi sorduk. Görüşme tam bir buçuk saat sürdü. En sonunda abi benden pek memnun kaldığını beklentilerini tam olarak karşıladığımı söyledi. E Süper :) Genel olarak işi yapacak insanlar var ve belliler ama ihtiyaç analizi yapacak ve projeyi yönetecek ama işten de anlayan birine ihtiyaçları var özetle :) yani bana.

Böylece birinci bölüm bitti, diğer görüşmeye zaten 25 dk kalmıştı, Kathryn ile kantine indik, bana kahve ısmarladı Kathryn, tam biz kahveyi alırken ikinci görüşeceğim amca "Peter" ile karşılaştık. Peter inanılmaz bir adammış. Acayip enerji patlaması olan, çok hızlı hareket eden, çok hızlı konuşan birisi. Zaten 20 dk sonra uzun uzun konuşacağımız için şimdilik bye diyerek ayrıldık. Abla ile muhabbet etmeye başladık, konu seyahatlerden açıldı, o da 18 yaşındayken Yeni Zelanda'ya gitmiş. yaptığımız şeylerden bahsettik, çok güldük eğlendik. Hakkatten çok sevdim bu kızı.
Bu arada beni gördükleri herkesle tanıştırdılar. Vodafone'un account manager'ı ile de tanıştım, bir İspanyol ve çok yakışıklı bir adam ama adını hatırlayamıyorum.

Neyse ikinci görüşme zamanı geldi, adamın adasına gittik Kathryn ile, amcanın tüm ekibi ile tanıştım. Hepsi de süper içten hoşgeldin dediler. Sonra toplantı odasına gittik, bana 1,5 saat WFP lojistiğinden bahsetti, karşılıklı tartıştık. Yaa o kadar hızlı ve geçişik şekilde konuşuyor ki arada kaçırıyorum, o hızla cevap vermeye çalışıyorum ama yetişmesi zor. Amca ise, süper ve gerçekten iyi bir insan, işinde çok sıkı olduğu her halinden belli. Herkes amcaya köyün delisi şeklinde konusuyor, bu enterasan :)
Toplantımız bittikten sonra yemeğe indik, saat 12:30 olmuş. Sabahtan o telaşla sadece bir elmanın yarısını kemirebilmiştim o kadar. Üzerine de bu kadar stress, zaten başım donklamaya çoktan başlamıştı.
Yemeğe indik, ben balık ve salata aldım. Yemeği amcanın tüm ekibi ve Kathryn ile yedik, muhabbet ettik. Tabii herkes yemeğini bitirdi beni bekliyor. Bir süre daha yemeğe çalışıp sonra geri kalanını aç olmama rağmen bıraktım. Benim onu tamamlamam daha 15 dk alır çünkü.

Yemekten sonra çayımızı içtik dışardaki havuzun başında. WFP'nın bahçesinde bir havuz var. Süs havuzu boyutlarında ama ortama çok tatlı bir sıcaklık katıyor. Zaten hava 30 derece, hepten ısınıyor :)
Çaylar bittikten sonra bu sefer de sadece ekiple olacak şekilde girdik toplantı odasına geri gittik, ben ve ekip olan 4 kişi orda. ne yaparsın, ne edersin, onlar ne yapar, ne eder, sistemler, süreçler, vs vs vs. Tam iki saat de onlarla görüştük. Ekiple olan görüşmemiz de bitince, tekrar odalarına gittik. Bu sefer amca beni aldı ve tekrar havuzun başına indik, bu sefer daha gayri resmi de yine yarım saatlik bir toplantı yaptık. E anlat bakalım ne düşünüyorsun, kendini nerede görüyorsun, vs vs vs. Çok konuştuk. Ben gördüğüm iyileştirme yapılabilecek noktalardan bahsettim, o bahsetti.
Sonra sabahki görüşmemin nasıl geçtiğini sordu. haydaa... O görüşme nasıldı vs diye. Sonra peki sen hangisini istiyorsun dedi. Ama bu sorunun cevabını o an ben de bilmiyorum. Her işin iyi kötü yanları var, gönlüm hangisine kayıyor ben de çözemiyorum. Sonra o neler düşündüğünü anlattı. Kendi ekibinden 2 kişi, Ağustos başı Sudan'a transfer olacaklarmış. Kendisi de Temmuz ayı boyunca olmayacakmış, e zaten 5 kişilik ekip, 2si gidiyor yenileri gelecek, bir de onları düşünürsek 3 yeni kişi olacak ekipte aynı anda. Bunu istemediğini, Kathryn ile konusup, Haziran olarak düşünülen bizim başlama tarihini Eylül yapma şansı olup olmadığını soracağını söyledi. Pozisyonları, ihtiyaçları herşeyi de değişmiş. Söylediği konuda da gerçekten haklı. Haziran 15te başladığımda kimse benimle ilgilenmiyor olacak, ama ne olursa olsun birisinin bana biraz işi anlatması gerekecektir. Sonuç olarak amca hiç bir şeyi gizlemeden açık açık konuştu benimle, bu çok güzel.
Sonra Kathryn'in odasına gittik, diğer binadaki, yerinde yoktu, biraz aradık ama bulamadık, sonunda beni orada bıraktı kendisi gitti. Orada oturup beklemeye başladım, bir iki dk sonra geldi Kathryn.

Onunla işin HR taraflarını konuştuk, Roma'da yaşam, maliyetler alınacak ücret vs herşeyi. Bana yine epey yardımcı oldu, bildiği kadarını hepsini anlattı. Çeşitli adresler yazdı, birşeyler bastı verdi vs. Sonra artık beni kapıya kadar gelerek uğurladı.

Şöyle bir bakarsak sabah 08:35'te girmiş ve ancak 15:15'te çıkmıştım. Tüm geçen zamanda da muhtelif toplantılar, görüşmeler yapmıştım. Gerçekten çok yorulmuştum ve artık başım zonkluyordu.
Yavaş yavaş tren istasyonuna yürüdüm, yolda ablamla konuştum. Önceki günlerde, çok fazla yürümüş olduğumdan parmaklarımda şişlikler vardı, ayakkabı artık çoook canımı yakıyordu.
İstasyona gittiğimde tren 2 dk sonra geldi, aktarma vs ile saat 5'te geldim. Otele gitmeden güzel bir yerde kendime soğuk ve güzel bir beyaz şarap ısmarladım, uzun uzun içtim.
Sonra otelime gittim duş aldım ve hava kararmamıştı yattım.

İşte hikayenin ikinci kısmı da bu şekilde...

0 yorum: