Öncelikle Pazartesi günü yaptığım uykuya kalma olayından başlayayım dilerseniz.
Pazar akşamı her şeyimi hazırladım, siyah pantolon, beyaz gömlek ve krem rengi ceket almıştım yanıma bir de siyah süet şıkır ayakkabılarımı.
Otele gelince bunları hemen dolaba yerleştirdiydim zaten, dolayısıyla giyecek konusunda sıkıntım yoktu sadece çantamı hazırladım.
Bilgisayarımı, pasaportumu ve nasıl ulaşacağımı gösteren yer bilgisini unutmamam gerekiyordu, ki hepsini tastamam ettim, saatimin alarmını da tekrar kontrol ederek yattım.
Sabah 4:30'da uyandım aa daha vakit var dedim geri yattım, saati 6'ya kurmuştum.
Sonra sabah yatakta gözümü açtım "yaa saat kaç acaba" dedim, saate bir baktım ki saat 07:15. Saatin alarmını kontrol ederken off'a almışım :)
NEEEEEEEEEEEEE
Tuvalete koştum geri geldim, kostum geldim. Sonra kendime sakin ol dur bi daha düşün dedim, sonra düşününce 8:45'e halen yetişme ihtimalim olduğunu hesapladım, hemen giyindim, makyaj yaptım ve 15 dk sonra çıkmış, tren istasyonuna doğru topuklu ayakkabılarımla kosturuyordum.
Neyse ki bir önceki günden akıllı davranıp tren biletimi almıştım ve nereden, hangi trene binmem gerektiğini de öğrenmiştim.
İstasyona gittiğimde gelen ilk trene kalabalıktan dolayı binemedim, ama inanamazsınız kapıda milletin üzerine abandım, sığmaya çalıştım ama kapılar beni sıkıştırınca inmek zorunda kaldım,
Sonra gelen trende kimse beni tutamadı, kendimi sığdırdım :)
İnmem gereken "Pyramide" istasyonunda indim, buradan tren değiştirip Fiumicino havaalanı yönüne giden trene binmem gerekiyor, ama yarabbim o tren nerde? Ayrıca neden kimse İngilizce bilmiyoo
Neyse en son information benzeri bir kulubedeki bir ablacık bana tarif etti, önce merdivenlerden inilecek, yürünecek ve karşıda gördüğüm merdivenlerden çıkılacak.
OK. İndim, yürüdüm sonra diğerinden çıktım. EE ya sonra, neyse iç güdüleri de takip ederek diğer büyük istasyonu buldum, ama on dakika yürüme bantlarında yürüyerek, burada her şey ne büyük yaa, ne enteresan.
Ayrıca 20 peron var, hangisinden neyin kalktığını nerden bulucam derken, iki tane adam gördüm dikilip duvara bakıyorlar, kravatlı iş adamları, ha dedim bunlar İngilizce biliyordur. Neyse gittim sordum "Muratella istasyonuna nasıl giderim bilir misiniz?"
Adamlar bir cevap verdi, aha ben bu İngilizce aksağınını çok iyi tanıyorum, ikinci sorum "Türk müsünüz?" cevap "evet".
hey yaa dünya ne küöük biraz gülüştük, neyse benim vaktim olmadığından, adamların tarifi üzerine, 12 nolu perona gitmem gerektiğini, trenin 5dk gecikmesi olduğunu acele edersem yakalayabileceğimi söylediler.
Şaka gibi :) teşekkür ettim koştum, 12 nolu peronu buldum, ben gitttim tren geldi bindim.
Eveet, trende Murattella istasyonunda indim, Kağıdımda yazana göre "Parco De Medici" çıkışından çıkmam gerekiyor ama burada öyle bir çıkış yok.
Neyse hemen bir ablanın üzerine atlayıp sordum, o çıkış neresidir diye. Abla elimdeki kağıdı görmüş WFP'ye mi gideceksin dedi. Şaşkınlıklar içinde evet dedim, bana bir grup insanı gösterip, "bak onlar WFP'ye gidiyor, onları takip et" dedi. Allahım bugün herkes bana yardım ediyor ne güzel.
Sonra zaten sağda solda "Path way to WFP" yazıları gördüm. Binayı elimle koymuş gibi buldum.10dk erken gittim.
Girdim pasaportumu verdim, ziyaretçi kartımı aldım, Kathryn henüz gelmemiş olduğundan oturdum onu bekledim ve sakinleştim işte :)
11Mayıs Pazartesi günü WFP görüşmesine gidiş maceramın giriş kısmı budur.
Son Sumer Kraliçesi - Yaşamı ve eserleri
-
31 yıl boyunca 74 bin çivi yazılı tableti okuyup çevirdi.
Bugün İstanbul Arkeoloji Müzelerindeki Sümer, Hitit ve Akad tabletlerinin
tümü üzerinde çalış...
2 gün önce
0 yorum:
Yorum Gönder