1 Mart 2020 Pazar

gün artık 28 Şubat oldu...

Ben koştururken birinci gün bitmiş ve ikinci gün başlamış bile. Uyumayınca farketmiyor insan günün devrildiğini. Ancak sen de devrilince anlıyormuşsun.

G/Dünün devamı;
Yarım saatçik rötardan sonra uçağa bindik ve ver elini Dehradun :)
İki sıralı,
tek koridorlu, pervaneli bir uçakla 45dk da geldik. Bayağı yakınmış. Hatta otobüs varmış ve otobüsle bile sadece 6 saat sürüyormuş. Bunu bugün bir arkadaştan öğrendim :) Yaptığım otobüs yolculuklarını düşününce aklıma hiç gelmemesi normal tabii ama işte neyse.
Çantamı aldıktan sonra çıktım ve en sevdiğim manzara ile karşılaştım, adım yazılı bir kağıtla bekleyen biri :) Taksiyle uçaktan daha uzun süren bir yolculuk yaptık. Sonra dik bir yamaca girdik ve evime gelmiş oldum.
Sevgili Umed kapıya çıktı hemen, bizi bekliyordu. Yaklaşık 50lerinde görünen bu adamcanın yüzüne baktığında içinin güzelliği görünenlerden. 
Karanlıkta bizim ev
 Benim bundan sonra üç ay evim olacak o harika evciğe gittik. İçinde üç oda var, hepsinin içinde de banyoları var. Ortak da bir mutfak var. Umed akşam yemeği hazırlamış bana. Aç olmadığımı düşünüyordum ama yemeye başlayınca çoook açıkmış olduğumu farkettim. Yemekte karnıbaharlı oldukça lezzetli birşey, çorba gibi bir şey (kişniş olduğundan yanaşmadım) pilav ve çapati ekmeği vardı. Normalde köriden hazzetmem ama bu abinin kullandığı şey neyse oldukça dayanılır. Zaten çok da koymamış. Herhalde yedeğim en lezzetli hint yemeğiydi. Oh o kadar güzel doydum ki :) Hiç beklemediğim bir şeydi oysa.

Umed'ler bize komşu
Sonra evime geldim ve tabii ki yeni termosumda bir çay yaptım. Yarı uykuda yarı uyanık çayımı içtim. Hava çok soğuk. Ne kadar kalın şeyim varsa üstüme giydim, bu kadar soğuk olmasını beklemiyordum. Hatta bugün gelen yanoda arkadaşım olan Hintli Sonna da soğuk olmasına şaşırmış. Sıcak olurmuş halbuki ama değilmiş. Bir de yağmurla hepten serinledi.
Neyse, akşam geceye kavuşmuştu ki üzerimi üç kat giyinip, kafama kapşonumu örtüp, kulaklarıma tıkaçlarımı takıp yattım. Nasıl uyumuşum bebekler gibi. Bu sabah uyandığımda saat 10'u geçmişti bile.
Yatağımda biraz daha yuvarlandım, meditasyon vs yaptım. Kuşlar o kadar güzel ötüşüyorlardı ki bir çıkıp bakayım nasıl bir yere gelmişim dedim. 

güzel bahçemiz
Gün olmuş 28 Şubat – Hindistan günleri 2

Amaniiin bir çıktım ki ne göreyim. Ben dünkü karmaşanın içinde ölmüşüm ve cennete gelmişim. O kadar güzel bir yerdeyim ki, kimse beni Hindistan'da olduğuma inandıramaz. Nasıl güzel yeşil harika bir bahçe. Benim evim de ateş tuğlasından. Bahçenin peyzajı da süper. Etrafta sincaplar cirit atıyor. Kuşlar çeşit çeşit. Şöyle bahçede bir yürüyeyim dedim. Yukarıdaki evin yakınında sera gibi bir yer var. İçinde muhtelif yeşillik şu bu ekili. Düm akşam yemeği yediğim ev, dışarıdan harika görünüyor. Bizim kapının önünde iki tane beyaz bank var. Çok güzel görünüyorlar yeşilliğin ortasında. Havada güneş, ağaçlarda çiçek ve hafif bir meltem. Ben oldu sarhoş. Ben dolaşırken Umed ile karşılaştık. Masala tea, lentil breakfast vs dedi. Biraz zor anlaşıyoruz. Amca sadece iki üç kelime konuşuyor ama idare ediyoruz. Sonra onu takip ederik onunla karısı Govindi2nin evine gittik. Govindi ile tanıştım. Bir de kızları var, adını unuttum. Evleri bizim oturduğumuzdan küçük, sadece orta alanı olan, ayrıca odaları vs olmayan, tüm yatakların kanepe gibi ortada olduğu, sağ kenarın da mutfak olduğu açık plan bir ev. Süt olsun mu dediler. Ama şekeri sormamışlardı ve benim aklıma gelmedi tabii. Çayı getirdi güzel kız sütlü ve bol bol şekerli :) İki yudumla idare ettim. Bahçede o beyaz banklarda oturdum bir müddet, güneşlendim huzurlandım.
diğer evimiz-yemek yediğim
Sonra eve girip bir çay yaptım kendime ve dünden kalan peynirli sandviçimi yedim ve patlak zeytimden yedim. Dün zeytinlerden birinin paketi patlamış ve içinde olduğu vs aşarak sonr anda içine tıktığım yağmurluğumu bir güzel yağlamış ve kokutmuş. Biraz sildim vs ama pek işe yaramadı. Banyoya astım yağmurluğu. Bugün yağmur yağınca da giydim. Açık havadayken kokusu o kadar rahatsız etmiyor. Ya da alışıyorum :)

ilerde solda Yog Ganga
Kahvaltıdan sonra Yog Ganga'ya gideyim dedim. Haritadan yerine baktım. Umed de kendince tarif etti :) Köyün içinden doğru yürüm. 2,2 km yol boyunca sadece 2 tane inek gördüm ama maymunlara inanamazsınız. Sayılamayacak kadar çok. Her adım başı her yerde maymun var. İlk başta bizdeki kediler kadar diye düşünmüştüm. Ama bizdeki kedilerin sayısı 4le çarpmak lazım. Yaklaşık bir fikir edinmek için. 
Yog Ganga
Neyse Yog Ganga'yı buldum girdim. Bir tane süper yaşlı sağır bir teyzecik sandalyede güneşleniyor. Derken Swati içeriden çıktı geldi. Bana kısaca çevreyi gösterip yoga stüdyosunu gösterdi. Bu arada bu ev de şahane bir bahçe içinde. Yoga stüdyosunun etrafı çiçeklerde bezenmiş, şahane görüntülü bir yer. İçi de çok güzel, yüksek tavanlı, kocaman pencereli bir yer. İçeride birisi pratik yapıyordu. Ben de girdim fizyoterapi hareketlerimi yaptım. Öyle günlük yaptığım bir seri vs olmadığından, belim için fizyoterapistin verdiği hareketlerini yapıyorum :) Zaten bazıları kimi yoga hareketleri ile aynı.
Yog Ganga'nın güzel bahçesi
Ben sona yaklaşmışken içeri iki erkek yogi girdi. Arkadaş ikisi de don-boxer arası bir şey giyiyor. Ben şaşkın. Demek erkeklerde adet böyle. Pek erkek yogi ile karşılaşmamıştım, cahilliğimi mazur görsünler.

Benim işim bitince haritadan biraz ileri doğru yürüdüğümde bir kafe buldum zencefilli bir çay içtim. Sonra haritadan bakıp uzun bir cadde buldum. Oradan yürüyeyim bu sefer değişik olsun dedim. Süper bir caddeydi. Hem çok arabanın geçmediği hem de bir sürü bakkal zerzevatçının vs olduğu. Bir tane yerden 4 yumurta aldım. Büyük markete benzer bir yer bulunca, oradan sabundu ekmekti vs her türlü ihtiyacımı aldım. Normalde hiç yemem ama fıstık ezmesi de aldım. Artık çok acıkmıştım ve ekmeğe sürüp yemelik bir şey istedim ve niyeyse fıstık ezmesi istedi canım. Çok bilirmiş gibi. Ben şaşkın. Hepsine 615 Rupi ödeyip çıktım. Tüm aldıklarımın fiyatını bir kağıda yazıp, topladı amca. Kağıdı da bana verdi. Herhalde burada adet böyle. Fiş yerine bunu veriyorlar. Fıstık ezmesi 325 Rupi imiş.
Fiyatları anlamak için 0.087 ile çarpmanız gerekiyor ama pratik olarak bir sıfır atmanız yeterli, yani 10'a bölün anlarsınız. Tüm aldıklarım 60 lira tutmuş.
fiş

Sonra eve gelip iş iki dilim ekmeğin üzerine fıstık ezmesi sürüp afiyetle yemek oldu. Oh afiyetle. Sonra önce siyah çay ve devamında yeşil çayla yeşillendirdim kendimi. Bu arada hava kapadı. Bahçede oturayım dedim ama çok üşüdüm. İçeri girdikten bir yarım saat falan sonra gökgürlemeye başladı, devamında da sağlam bir yağmur başladı. Hava daha da soğudu. Umed bir ara gördüğünde benim akşam yemek 7'de dedi. Ok dedim :)

Dün elime Osho'nun bir kitabı geçti, evdeki mini kitaplıktan. Kitabın adı 'Just Like That, Talks on Sufi Stories'. Epey ilgimi çekti. Onu okuyorum. Değişik bir kafa. Şimdilik eh işte. Ben henüz bunları anlayacak kafada değilim sanırım. Uçmuş bunlar.
Aslında elime geçen kitaplardan en çok ilgimi çeken Orhan Pamuk-Snow oldu elbette. Çok mutlu oldum burada bu kitapla karşılaşmaktan :)

Derken saat geldi akşam yemeği vakti. Yemekte bir İtalyan ve bir Slovenyalı (Katerina) kız vardı.
Yemekler dünkü ile benzerdi. Bir ek olarak da beyaz lahana ve patatesli kavurma vardı. Valla hepsi çok lezzetliydi yine kişnişli olan Dal hariç. Yeşil mercimeğe de yemeğine de Dal diyorlar burada.
Tam bitirmişken bir kadın daha geldi. Yaşı 50lerinde birisi. Londra'lı imiş. Çok soğuk dedi. Yes dedik. Onu yemeğiyle bırakıp evime çekildim. İyi ki bu evde oturuyorum.

Oha camımın önüde bir kedi geldi bas bas bağırıyor. Dişi kedi ve Mart çağrısında bulunuyor.

Bir ara yine Umed göründü, 9 gibi birisinin geleceğini söyledi. Yaklaşık bir saat sonra abla geldi. Yaşasııın bir Hintli abla geldi. Çok da şeker harika İngilizce konuşan bir kızçe. Aaaagh çok mutluyum. Artık Umed'le de anlaşabilieceğiz. Geçen yıl Haziran'da istifa etmiş, şimdi geziyormuş. Dehradun'da da üç yıl önce yaşamış ve çalışmış etrafı da biliyor. Yuppiii. Neyse onu özgür bırakıp bilgisayarımın başına geçtim yine yazmak için. Su şişemi sıcak suyla doldurup yatağıma koydum. Metal olduğundan fazla sıcak koymadım yanmayayım diye. Ama bu soğukta ancak onunla ısınabilirim yatakta.

Burada saat 23:03 oldu artık. TR'de 20:33. Artık yavaş yavaş uykum geldi. Tıkaçlarımı takıp ufak ufak yatar ben. İyi geceler...

0 yorum: