26 Ekim 2012 Cuma

Pisikletlen Yunanistan Gezisi - Gun 3 Dedeağaç-Enez


Dedeağaç-Enez 95km
Bugun sabah erken kalkip cantalari toplayip (bunu aksam yapsam uc kati zaman harciyorum neden bilmem:) bisiklete yerlestirdim, guzelce kahvaltimi ettim. Tabii bu arada bizim abi ile konus konus bitmiyor. Dunun hikayesiyle pek bi ilgilendi 'ooo you are strong girl' diyerek ve omuzuma vurarak tebrik etti. Burada olay boyle, sizi tebrik etmek istediklerinde omuzunuza vuruyorlar :)) neyse bana ev recelinin, kizarmis cesit cesit ekmeklerin eslik ettigi cok guzel bir kahvalti hazirladi. Hele o tahilli ekmek o kadar citir ve guzeldi ki, catliyor olmasam ucuncu dilimi de yiyebilirdim. Bu arada kahvalti yapiyorken bana bir tüp verdi abijan, lastik patlarsa icine sikar devam edersin dedi ve tupu tutusturdu elime. Dunun hikayesinin tekrar olmasini istemiyor sanirim :)
Türkiye'ye 2km kaldı- bankete bakın

Sonuc olarak tupu de yuklerime ekleyerek saat dokuza dogru ciktim yola Alexandroupoli'den. Yine gunese dogru gidiyorum :)) Burda bir not: şehrin icinde asfalt tam bir kabus. Bombeli delikli cok kotu. Ama sehri bir terkediyorsunuz bir anda hersey degisiyor. Asfalt mukemmellesiveriyor. Sehirlerarasi yollar super yani.
Yollar uzar gider İpsala'ya dogru. Evros Deltasi'ni(Meriç Deltası) gezemedim, siz giderseniz gezin mutlaka. Bir gun daha kalabilirdim ama baktim ertesi gun Edirne'de yagmur gosteriyor, iyisimi ben doneyim dedim. Uc gun onceki sel durumunu da dusununce :))
Meriç kenarında dinlenmece
Yolda yine kopeklerlerle ugrastim durdum. Anlayamadigim sey bunlar birken nasil bir anda on olabiliyorlar. Cevreyolunun etrafi heryer pamuk tarlalari buralarda. Sanirim bu kopekler de buralarda takiliyorlar. Birisi havlayarak kostu mu hepsi birden hareketlenip kosmaya basliyor. Arabalar gecerken duruyorlar ama burasi da nasil bir yerse, dakkada bir araba ancak geciyor. Yani yol asiri sakin ama kopekler degil. Bir tane köpek var ne havlamasi duruyor, ne gidiyor, ne geliyor ama hepsini ayaklandirdi ve artik bana sinir basti artik, bisikleti refujlere dayayip baktim hayvana dogru davraniyorum, çevre yolunun ortasından ona doğru koşuyorum. Sonra naapiyosun guzelim dedim kendi kendime. Ama sinir bastiginda gozum donuveriyor ben de anlamiyorum ne yatigimi. Neyse kopeklerle helallesip yoluma devam ettim. Bundan sonra diger kopek vakasina Turkiye'de Enez'e yaklaşana kadar  yakalanmadim. Ama bir ara yoldan o kadar sıkıldım ki kopek olsun bile istedim. Bişi olsundu yani.
üzerimden uçan ardıç sürüleri
Neyse Turkiye'ye 10km kala bir benzincide kafe vardi. Orada guzel bir kahve icip, cikolatali petibör yedim birkac tane. İyi geldi. Sonrasinda bu petibor benim ogle yemegim de olacakmis :) Turkiye tabelalarini takip ettigimde bir de baktim ki otobana cikmisim. Normalde otobanlarda bisiklet yasak aslinda ama baska bir yol var miydi bilmiyorum. Netekim 130 hiz sinirina tabii olaraktan vardim Kipi sinir kapisina(İpsala'nin Yunanistan tarafindaki koyu. O da boyle aniliyor) Solumda cilgin hizda giden 16 plakalara buradan zjsvdjf'larimi sunuyorum. Sinirda sohbet muhabbet, nerelere gittin, kac km vs, tebrikleri kabul ettikten sonra bas pedalini Turkiye tarafi. Burada da isimizi tamamlayinca artik yola koyulma vaktidir. Buraya kadar 45km gelmisim, daha 50km yolum var Enez sahiline. Amaaa ammanin ne ruzgarli burasi beyle. Fakat asil ruzgari Enez yonune dondugumde gorecek misim. Arkadaslar tam 40km ruzgarla bogusaraktan geldim. Bu arada yol duz, dumduz. Düz ötesi, inanilmaz bir yol. Yeni yapilmis. Ama o kadar guzel yapmislar ki, banket yapmaya kiyamamislar sagolsunlar. Ama zaten cok az arac gectiginden cok dert olmadi ama ruzgar bitmiyor, ruzgar durmuyor, ruzgar hafiflemiyor. Benim yonum guney ve ruzgar da guneyden dogru cilgin gibi esiyor. Cok ruzgarli olur diye Bozcaada'ya gitmekten
Ardıç bulutunu görüyor musunuz?
cekinmistim, motordan tecrubeyle. Al sana rüzgar oldu bu! Ama yol dumduz fakat fazla duz, o kadar ki sikintidan patliyorsunuz yolda. Ruzgar olmasa hiz yaparsiniz ama o da kesiyor sizi. İnanirmisiniz yolda tezeklerin arasindan slalomlar yaparak geldim. Gercekten o kadar patladim. Sonra bundan cok eglendim. Hep slalom yaparak geldim. Arada Meric kenarinda, ruzgardan yuz felci olmamak icin mola verdim iki petibor yidim.

Ha bu arada Yenikarpuzlu'da mola vermeyi dusudugumden ondan hemen oceki Pasakoy'de mola vermedim. Ama siz oyle yapmayin. Pasakoy'de durun, molanizi orada verin. Cay icin, corba icin. Sonra da Yenikarpuzlu'yu transit geçerek gidin. Pasakoy cok seker sirin ufacik bir koycuk. Ama Yenikarpuzlu, yolu delik desik, toprak kapli, yanyana kahvehaneler sirali ama hepsi sap sap erkek dolu. O kadar da coklar ki sasarsiniz. Bu koyde tum kadinlar erkek dogurmus, onlar da sap sap kalmislar ortalikta gibi bir durum var. Hal boyle olunca mola vermedim burda tabii ki. Yola devam. Ruzgarla savasa devam. Tam burada niye rüzgar tribunü yok ki didim ve tepelerin uzerindeki ruzgar tribunlerini gordum. E yer dogru kesinlikle. Enez tabellalarini takip ettim ama bir ara gps'ten bir de baktim ki bana cizdigi yoldan alakasiz bir yerde gidiyorum. Ama yol benim gittigim yol doğru yol, google güncel değil. En azindan tabelalar benimle hemfikir google inanmasa da. Sonra yollar birlesti zaten bir 20km falan sonra. Enez'e yaklastigimi bana dogru havlayarak kosturan dort kopegi gorunce anladim. Neyseki amcacan cabuk topladi hayvanati. Bir de 'avlarsa isirmaz bilirsin' dedi. Burada h yazmayi unutmadim aynen oyle dedi:) sonra yola devam. Enez ilcesi sahile uzak ben sahilde bir
Ardıç Sürüleri
yerde kalmak istiyorum. Evinden cikan iki uc kisiye sahilde kalacak yer olup olmadigini sordum, sadece bir tane yer varmis ama yedi sekiz km varmis. Gidebilecekmiymişim. Abi 90km geldim, 7km giderim be yaa. Giderim giderim dedim.

Ama burada belirteyim, yükle gitmek bambaşka birşey arkadaşlar, Benim çantalar yaklaşık 15kilo idi. Ağır da sayılmaz aslında ama çok farkediyor yolda.

Neyse 6km sonra yolda İnci Apart Motel diye bir yer gordum. Onunde bir adam vardi, ona buralarda pansiyon varmis nerdeymis dedim, o da pansiyon yok burada, burasi var sadece dedi. Neyse ayakaustu konusmaya calistik biraz, sonra bisikleti iceri aldik. Burasi evcik evcik sirin apartlarin oldugu bir yer. Ammavelakin bir daha gelir miyim? Aslaaaaa. Buraya Salak Ahmet'in Yeri diyebiliriz. İnanamazsiniz, adam tam sekiz kere falan kac gün kalacagimi ve kac kisi oldugumu sordu. Ulan tependen baksinlar tek kisiyim tek gece kalicam, hirrrrr.
olmayan banket
Kudurdum isiricam. Ha bir de tutturdu trafik polisi miymisim. Yahu benzer bir halim mi var nereden cikardin. Tutturdu, dogru soyle polis misin sen diyor? Polisim az sonra da kafana sikicam bi tane demek istedim. Kahvaltidan beri bisi yememisim iki petiborden baska. Acim susuzum kirliyim git basimdan. Odadan da (aslinda ev burasi, iki oda salon mutfak eve ciktim:) bir turlu cikaramiyorsun adami. Ha bire yerleri paspasliyor. Yeter diyorsun, bir gun mu kalacaksin diye soruyor? İmdaaat. Neyse kurtulduktan sonra, ohh sicak su.
Eger gelip de burada kalmak isterseniz sinirlerinizi aldirin oyle gelin. Ama boşverin burada kalmayın, etrafta dolaşın başka apart vs kalacak yerler var. Sıkıntı yok yani. Sonra kafa islak islak cikip yiyecek birşeyler bulayım dedim. Dışarının issizligi, sokaklarin igrencligini,  gorunce cok sasirdim. Zaten kapinin onunde insaat demirlerinin üstunden atlamak zorunda kaldim. Siteler var simsikir ama yollar igrenc. Batiyorsunuz yuruyemiyorsunuz. Eee yuru yuru, hic bir sey yok burada. İnsan bile. Sadece bolca kopek var. Cok ozlemistim. En sonunda iki kisi gordum, buralarda bisiler yiyecek yerler var mi dedim, yok dediler. Nasil yani dedim, bu cevabi beklemiyordum. Hic bir sey yok burada dediler. Yazlikcilarin gitmesiyle onlar da gitmisler. Haydaaa. market? Dedim, bir tane var arka sokakta dediler. Marketi buldum. Peynir, ekmek, cay pecete, bira ve cekirdek alip, hava daha fazla kararmadan evime geldim. Sokaktaki butun o kopekler aclar. Kalanlari yarin onlara verecegim ama simdi elimdeki posetlere yeltenmeleri korkutuyor beni.
Yahu ben kopekten korkarim zaten yaa. Neyse eve gelip, cay koyup amma yedim haa, ac gibi :))
Simdi de cekirdek citleyerekten bira icip, radyo dinliyorum. Yarin da usenmezsem su sahili bir goreyim diyorum.Çok sivrisinek var inanamazsınız, hem de bu rüzgara rağmen.

Bu arada yuzum de tup patlamis gibi! Ruzgar sadece yolu zorlamayip, yuzumu de kavurmaktaymis.

Eklemek istedim bir sey var. Yol boyu ardıç kuslarinin gosterileri muhtesemdii. Suruler halinde, bulut bulut, dans ederek, o tarladan kalkip oburune konuyorlardi. Bu kadar cogunu, bu kadar yakindan izlememistim ve binlercesiyle neredeyse birbirimize degecek kadar icice olmamistik, muhtesemdi.

Bu arada;
1.gun 72km
2.gun 80km
3.gun 95km
Merak edenler icin.
Dördüncü gün 11 km lik kumda bisiklet taşıma yarışması yaptım sayılır :)

0 yorum: