12 Şubat 2013 Salı

Kili gun4-5 ve Zirve yuruyusu,Barafu Hut

6 - 7 subat
Evet sabah erkenden kalk el, yuz yika, kahvalti yap ve yola dus. Sabah biraz hava acilmisti nihayet ve Mathias karsida gorunen Barranco duvarini gosterdi, ona cikacakmisiz once, sonra alcalip, sonra tekrar cikacakmisiz, yemek Karanga Hut'ta sicak olarak yenecekmis.
Bugun hep boyle in cik seklinde gececekmis, biraz yorucu olacak.

Mawenzi Dağı
Sabah yuruyuse basladik, aslinda tirmanisa basladik desem daha dogru olur. Su guzel guzel onumuzde yukselen Barranco Duvari'na ciktik. Tam tepesinde mukemmel bir duzluk var, hava da acik oldugundan manzara oyle super ki, inanilmaz. Tabii ki burada hemen cantalari atip fotograf cekmeye basladim. Duvarin uzerinde telefon da cekiyormus, ama aradığımız numara cevap vermedi :( :) sonra in, sonra cik :) tekrar 3930'a ciktik. Burada Karanga hut'a vardik. Bugun oglen yemegini burada yiyecegiz. Vardigimizda cok
yorulmustum o toprak yerden inip sonra tekrar ciktigimiz o yerden dolayi. Daha ne kadar surecek acaba bu.
Karanga Hut'ta patates, havuc ve tavuk kizartmali sicak yemegim geldi. Patates kizartmasi hic bu kadar lezzetli gelmemisti :) bu arada acayip sis basti ve sogudu ortalik. Tabii ki iki uc bardak cay ictikten sonra artik hazirim yeni in cikıslara :) Karanga'dan sonrasi artik sadece cikis olacakmis bugun Barafu'ya (4600) kadar. Cikmaya basladik, epey yavas cikiyoruz, Mathias enerjiyi cok verimli kullaniyor, ben de onun ayaklarina bakarak gidiyorum zaten. Bu arada ruzgar inanilmaz siddetli ve hava bir acilmadi. Boyle yavas yavas cikarak iki uc saat sonra vardik Barafu'ya. Ruzgarın siddeti suruyor ve sisten hic birsey goremiyorsunuz. Cayimi ve yemegimi cadira getirdiler. Yine cok keyifli oldu. Bugun makarna vardi ve her zamanki gibi tepeleme doldurmuslar ama su sosun icine koyduklari turuncu sey neyse, kokusu ve tadi hic bana gore degil. Amaaa benim yesil zeytin ezmem var yanimda.
Çadırda akşam yemeği
Makarnaya yesil zeytin ezmesi katinca ne de lezzetli oluyormus. Buraya geldiğinizde mutlaka bu tür her yemeği kurtaracak malzeme götürün yanınızda!
Hepsini degilse de epey bir miktarini yedim makarnanin boyle. Ee bu gece buyuk gece, iyi beslenmek lazim. Fakat bu ruzgar korkutuyor beni.
Barafu Hut'ta her yer tas. Boyle kesik kesik gibi plaka seklinde taslar. Bu ruzgar ve gunesle kavrulmus ve kagit gibi olmuslar sanirim. Ruzgarla birlikte savrulup, cadiri altinda birakacaklar diye korkuyorum. Hava karardiktan sonra ruzgarin ve taslarin sesi daha da bir urkunc oluyor. Artık buna rüzgar değil fırtına deniyor gerçi :)
Gece 11'de kalkip cantami toparlayip vermem gerekiyor, cadirda birakamazmisim esyalarim calinirmis. 11.30 kahvalti ve 12 yani gece yarisi da zirve yuruyusu baslayacak. Yemekten sonra gece giyeceklerimi ve takacaklarimi hazirlayip uyumayi denedim, fakat cadirim yerinden sokulecek gibi sallandigindan ancak ara ara gozlerimi kapadim. Gece telefonumu kapatmistim sarji bitiyor oldugundan dolayi, e saat de olmayinca dayanamayip actim, saat daha 21.30muş, daha birbucuk saat varmis, off deyip geri girdim tuluma ve sangirtilari dinledim. Bu arada cadirin kapisi o koca tastan kurtulmus. Bu gece cikislari iptal edebilirler diye dusunurken ben, Mathias karsi cadirdan isik ve sesle beni kaldirmaya calisiyor. Ona tamam kalkiyorum dedikten hemen sonra, cadir butun iplerinden ve taslarindan kurtuldu. İste o an gercekten korkutucuydu. Bir taraftan yuzume yapisan cadiri uzaklastirmaya calisip, bir taraftan Mathias'a sesimi duyurmaya calisiyordum. Mathias ve cocuklar iki dk icinde geldiler ama o ana kadar matla ben cadirda iki kat olmus, cadiri acmaya calisiyordum, ama nafile. Neyse cocuklar cadiri en azindan yuzume yapismasini engellediler. Ben gittikten sonra cadiri sokeceklermis tumden. İcinde canta ve ben olmayinca tumden ucup gidermis :)
Neyse hizlica hazirlandim. Kac kat giydigimi gorseniz yuh dersiniz, ama Kili'nin sakasi yok. Ustte iki iclik, bir tisort, bir kalin polar, kaz tuyu mont ve goretex ceket, altta alt iclik ve kalin ici polar pantolon, uzun corap, -32'lik bot ve uzerinde tozluk. Elimde de ic eldiven, windstopper eldiven ve goretex ust katman. Robocop gibiyim yani. Ama sunu soyleyeyim bir gram fazla birsey yoktu uzerimde.
Cantayi kilitledikten sonra hazirlanip ciktim cadirdan. Ee korkunun ecele faydasi yok basladik yuruyuse fakat ruzgar cilgin gibi, size adim attirmiyor. Hemen tirmanis da basladi zaten. 15 km boyunca tam 1300m yukselip 5895m yani Kili'nin zirvesine ulasmak hedefim. Haydi hayirlisi. İlk km'lerde taslik araziden geciyoruz. Buyuk adimlarla cikmak gerekiyor. Bu arada aysiz bir gece, zifiri karanlik ve yildizlar cok guzeller hepsi şıkır şıkır parliyorlar. Yani goruntu mukemmel ama ben kafa lambamin aydinlattigi alandan baska yere bakamiyorum. Cok dikkatli olmak lazim, kayalardan geciyoruz. Bir sure sonra kayalik olmayan yere ciktik. Bundan sonra yuruyerek yukseldik. Ama hem hizli yukseliyoruz, hem yol cok uzun, hem de bu ruzgarda iki ileri bir geri adim atiyoruz. Mathias da kendini zor tutuyor, ara ara saga sola savruluyor o da adim atmaya calisirken. Ben batonlarima o kadar sıkı sıkı asilmis durumdayim ki, bir ara kollarimin agridigini hissediyorum. Dun Mathias'a konusurken saatte bir, bir iki dk ara verelim demistim, pek ara vermiyor haspam. Ama o da nononooo ara verirsek usuruz dediydi. Yani Mathias'a gore hic durmadan pole pole( swahili'de yavas yavas) ilerlememiz lazim. Ama be kardesim olecem aldigim nefes yetmiyor. Neyse su molasi, atistirma molasi diye kucuk aralar verdim ben. Ama burda Mathias'a katilmiyorum. İki uc dklik dinlenmeler kesinlikle lazim. Zaten cok hizli yukseliyorsunuz vucut manyak oluyor.
Stella Point'de gün doğuyor
İlk varacagimiz nokta Stella Point'mis. Mathias bunu 5500m olarak hatirliyor ama vardigimizda gece karanliginda okudum ki 5756'tiymis. Heyooooo neredeyse gelmisiz yanii. Bu arada ay mukemmel bir sarilikta dogdu. İncecik, nazli nazli, sari sari yukseldi. Ay, yeni ay. Stella'dan sonra gun kizilligi artti, gokyuzu inanilmaz gorunuyor, ufuk cizgisi, gun yerinde artan kizillik, etraftaki buzullar, buz esen ruzgar. Hersey ayri bir fantastik. İki uc foto cekip devam ettik. Bu arada buyuk fotograf makinami kabindan cikarip boynuma asmistim ve soguktan calismamaya basladi. Deklansore basiyorum ama tik yok! İphone hayat kurtardi, onunla bir iki foto cekebildim. Ama onunda pili az! Bu arada ust eldivenleri cikarip sadece ic eldivenle cekiyorum fotolari ama eller dondu, ozellikle sag olan. Zaten yol boyu surekli donma egilimindeydi eller ve ayaklar bunca seye
ragmen. Sag elimi bacagima falan vuruyorum kan dolassin diye :) arada tekrar foto cekmek istedigimden yeniden donuyor. Saat 06.30 oldu bu arada, halen Uhuru Peak'e varamadik. Mathias'a nerede bu peak diye sordum cook ilerde toplasmis insanlari gosterdi. Hii dedim daha varmis. Bu arada sevincten midir bilmiyorum, Stella Point'ten sonra nefesim, enerjim her seyim daha iyi, havanin aydinlanmasinin verdigi moral de olmali. Etrafa baktiginizda dehset etkileyici goruntuleriyle buzullari goruyorsunuz. Gun kizilligiyla daha da guzeller. Aralarindaki mavilikleri gorunce soyle bir ic geciriyorsunuz. Ruzgar ara ara daha siddetli
Stella point
esiyor. Bu arada gulumsememeye dikkat edin, dislerinizden olabilirsiniz :D
Veeee vardik Uhuru Peak'a ama yine ruzgar, dar ediyor zamani size. Tabii adetten oldugu uzere o 'Uhuru Peak 5895m, highest point in Africa' yazisi in altinda fotograf cektirmek lazim. Telefonu ve makinayi Mathias'a veriyorum. Fakat yazinin altindaki cocugun elinde on tane falan kagit var, her biriyle fotograf cektiriyor. Artik bana fenalik geliyordu ki bitti neyse. Ben gectim altina, Mathias bu aceleyle ve ruzgarin sacmalatmasiyla bir iki garip foto cekiyor. Onunla beraber fotomuz olsun diye telefonu bir cocuga veriyorum ama cok komik bir sey olmus. Cocugun golgesi tam Mathias'in uzerine dusmus, e Mathias da kara oldugundan resimde hic gorunmuyor. Yanimda sadece insan seklinde bir karalti olarak golge gorunuyor o kadar. Fazla beklemeden inise basliyoruz. Gunes bir taraftan, ruzgar diger yandan artik. Mathias hizli hizli hareket ediyor ama bu yukseklik hiz kaldirmiyor. Napalim takildik pesine gidiyoruz.
Uhuru Peak'te ben ve görünmeyen Mathias
Bu arada kotu bir haber var. Stella Point'in orada Japon bir adam olmus. Oraya gelince goruyoruz adami. Sirtistu yatirmislar, biraz ilerisinde de rehberi yere oturmus, yaslanmis taslara. O da bitik gorunuyor. Yapacak birsey yok. Biz inmeye devam ettik. Ogrendigimize gore adam arkaya dusup kafasini taslara carpmis ve olmus. Bu manyak siddetli ruzgarin bunda epey rolu olmali :( Mathias'a hep boyle ruzgarli mi diye soruyorum, o da yoo bazen sessiz sakin cok guzel olur, ruzgar olsa da bu kadar olmaz diyor. Ve ne yazik ki benim cok sanssiz oldugumu soyluyor.
Valla benim icin Kili, manyak ruzgarli, deli soguk bir dag olarak kalacak hep aklimda.
Ama olsun oyle veya boyle, ne benim fiziksel durumumdaki sanssizligim, ne de bu ruzgar durduramadi beniii! Hehheee onemli olan bu :)
Zirvede buzullar
Asagiya inerken benim dizler cizladi artik ozellikle sol diz yaniyor ve agriyor. Mathias'a yetismekte gucluk cekiyorum. Heryer carsak, kayiyor, akiyor vs. Neyse oyle veya boyle saat 10 gibi vardik kampa.
Cocuklar cadiri sokup, sapasaglamcana yeniden kurmuslar. Hepsi tebrik etti. Kendimi cadira atip, artik beni pisirmekte olan kiyafetlerimi degistirdim ve el yuz ayak yikayip, kendimi taslarin uzerine attim. Cay ictim az kendime geldim. Sonra Mathias bana makarna yedirmeye calisti ama ben iki dilim ekmek ve peynirde israr ettim. Su an baska hic birsey yiyemem. Buradan kalkip 12 km inip Mweka hut'a gidecek olmak gozumde buyuyor. Halihazirda cok yorgunum zaten. 15 cik 15 in, 30 km yaptim zaten, bir 12 daha zor geliyor. Ama yine yuklendik cantalari ve dustuk yola saat 12.20 gibi.
Barafu Hut

Mweka'ya inen yol inanilmaz guzel bir yagmur ormani icinden geciyor. Yorgunluktan fazla ilgi gosteremedim ama yine de guzelligi buyuledi. Agaclar bir baska, cicekler bambaska. Yol ise tasli, camurlu ve cok kaygan. Yorgunlukla da daha da zorlasiyor. Uc saat falan surdu kampa kadar gelisimiz. Kayittan sonra cadiri bulmamiz ise yarim saat :) Neyse cadiri bulunca uzerime birseyler giydim hemen, yine cok soguk ve usuyorum. Ama cay ve patlamis misir fikri yine cok guzeldi. Caydan sonra telefonu sarja goturuyordum ki İsin'in sesini duydum ve evet cok guzel oldu onu tekrar gormek. İki muhabbet ettik, o da cikmis. Super, cok sevindim. Beraberce telefonlari sarja verdik, o arada hafif hafif yagmur basladi. Ee yagmur ormanlarindayiz :) yemekten sonra bulusmak uzere ayrildik. Yagmur iyice artti, artik cadirimda oturuyorum kuzu kuzu, zaten gozum tuluma bakiyor hemen uyuyabilirim. Ama cadira gelen yemegin ve cayin tadina baktiktan sonra cikip telefonu almaya gidiyorum. Cadirdan telefon cekmiyor zaten, sarj etmemin sebebi muzik dinleyebilmek sadece. Bir tek Barranco Hut'ta biraz dinlemistim o kadar. Cok buyuk eksiklik kaliyor muziksizlik. Elimde telefonla uyumusum zaten :) sonra uyaninca muzigi kapattim ve uyumaya devam ettim. Yaklasik on saat araliksiz ve deliksiz uyumusum. En guzel uykularimdan biriydi bu :)

Size de iyi geceler, bol muzikler :))

0 yorum: