14 Aralık, Cumartesi
en sevdiğim öğün |
Kalktığımda hafif olan
baş ağrısı ders esnasında arttı biraz. Takip etmekte zorlandım
biraz. Anlamakta da tabii. Her derste üç yeni hareket verecek
Martin ama sabahkileri pek oturtamadım. Kalkıp biraz daha pratik
yapmam lazım.
Bugün karpuzu kestim. O
minnacık şeyin incecik kabuğu ve kıpkırmızı içi varmış Fena
da değildi tadı. Soğuk soğuk yiyince üşüttü biraz. Ama sonra
üzerine ılık yeşil çay toparladı. Hayatımda en çok yeşil çay
içtiğim bir zamandan geçiyorum. Ofiste bazen kahve içmemek için
yaptığım bir oyundu. Şimdi ise tek sıcak içeceğim. Gerekirse
buz koyup soğuk içecek de oluyor. Onu bunu bilmem çay candır.
Saat 16.30'da Martin
geldi. Şimdi de onunla çalışma zamanı. Ona gösterdim geldiğim
aşamayı. Hmm fena değil, iyi iyi dedi :) ve 3 yeni hareketi
gösterdi. Ben şok. Enemm...
Aaa ben ayakkabılarımı
giyerken evin manyak köpeği bana kuyruk salladı, havlamadı.
Noluyor ya, yoksa bana alışıyor mu, aman yarebbim :) Onu bilmem
ama evin kedisi çok tatlı. Gelip oturduğum minderdeki kalan
açıklığa yatıyor ve bana sokuldukça sokuluyor. Gırgırgır.
Ağğğh çok tatlııı. Kedi negzel şey yaa.
minnak karpuz ve diğerleri |
papaya vs mango |
Bon Jovi müzikleri
indirdim bugün. Bilgisayarım 0km olduğundan içinde hiç bir şey
yoktu. Artık Spotify'a da öyle bir alışmışım ki, müzik
nereden nasıl bulunur onu da bilmiyorum. Şimdilik Spotify'a
çevrimdışı olsun diye indiriyorum sonra da oradan çalıyorum.
Biraz pratik. Birkaç
tekrardan sonra, baktım saat 15.30 olmuş, Qigong yaptım. Normalde
tai chi'den önce qigong yapıyorduk. Usule uygun olsun dedim.
Bacaklarım fena şişti. Ayaklarım tostombul oldu, parmaklarım
mini sosis oldular. Baktım derse 8dk var. Accik oturup dinleyim gari
didim.
Bugünkü üç yeni
hareket biraz çok geldi galiba, bir türlü oturtamadım. Kitaptan
bakıyorum, Martin'i kaydettiğim videoya bakıyorum, deniyorum vs
derken az az oturdu. Ama benim bacaklar yakında cumhuriyetlerini
ilan edecek.
Martin |
Neyse çabala et vs bir
saat boyunca hem yeni hareketler hem de ilk aşamadan itibaren tekrar
tekrar tekrar ettik.
Tai Chi şöyle bir şey;
hareket formları var. Onları oldukça yavaş yapmaya
çalışıyorsunuz. Bir nevi değişik bir dans gibi görünüyor
aslında. Oldukça da estetik. Ama tüm detaylarını doğru yaparak
yavaşça yapmanın ne kadar zor olduğunu uygulamaya kalkana kadar
pek anlamamanız çok olası.
Dersten sonra oturup biraz
konuştuk Martin'le ve ne zaman gideceğimi sordu. Ben de önümüzde
Cuma sanırım dedim. Dumur oldu. Onun dumuruna da ben dumur oldum.
Noldu didim. E o zaman kısa formu bitiremeyiz dedi. Dedim olsun ne
yapayım. Son haftada başka şeyler de yapmak istiyorum. Dalmak vs
gibi. Çin'e gitsem böyle şeyler olmayacaktı bak. Ama burası öyle
bir yer ki, 16 hektar alanda 3 kişiyiz. Birini günde iki saat
diğerini on dakika görüyorum ve geri kalan tüm zamanda yanlız
başıma evimde yok pratik, yok blog vs uğraşıp duruyorum. Arada
çıkıp bir yürümek vs istiyorum ama nereye yürüycem, nasıl
yürüycem. Sabah dersinden sonra hava 31 derece oluyor, fena
bayıyorsun. Sonra zaten yeni hareketleri pratik etmek lazım, derken
öğleden sonraki dersin vakti geliyor. Çok garip ama bu tarlanın
ortasında süper meşgulsun ve hava saat 10'dan itibaren 30 ve üstü
derece. Akşam 8'den sonra insafa dönüyor.
Hal böyle olunca o zaman
hiç tüm kısa formu zorlamayalım ve 20 formu yapalım dedi. Tamam
dedim. Önümüzdeki hafta boyunca 20 formu çalışacağız. Zaten
bugün 14'deyiz, kalmış 6 form. Ama tabii artık detaylar üzerinde
çalışacağız.
Şimdi benim aklıma cin
fikirler gelmeye başladı. Acaba dalıştan önce iki üç gün
Chiang Mai'ye gidebilir miydim!? Yahu nedir bu benim bir akıl bin
fikir halim :)
Evet bu tartışmalardan
sonra, o gitti ben de bir duş yapıp (soğuk) çıktım yukarı.
Bugün yemeğimizde haşlanmış pirinç yanında bir mini sos
tavasında hindistan cevizi sütünde, tofu (olmazsa gücenirim),
yerfıstığı, patates(yuppii), havuç, soğandan ibaret bir yemek
var. Bugün de doyduk yani :)
Yemekten sonra biraz
oturayım da internetin keyfini çıkarayım dedim. Bir yarım saat
sonra falan Ron eve gelen diğer akrabaları ile bayağı yüksek
sesle konuşmaya başladı. Onlar mutfağın öbür tarafında yerde
yemek yiyorlar. Bir süre sonra Ron bayağı bağırmaya başladı.
Diğer adamlar sakin sakin konuşmaya devam ediyorlardı. Ama
söyledikleri şey neyse, Ron' u çıldırtıyordu. Sonra ufak ufak
ağlamaya falan başladı. Bir süre sonra Martin kalktı onun yanına
oturdu. Ne olduğunu anlamayn ben bir ara bakakaldım. Ron, Martin'e
çok üzgün olduğunu söyledi. Ama bir türlü devamını
getirmedi. Aralarında İngilizce konuştuklarından belki benden
çekiniyordur diye ben de toplandım ufaktan ve evime geldim.
Ron çok iyi bir kadın.
Umarım onu bu kadar üzen şey kısa zamanda biter. Ya Ron ya da
durum, birisi alışır değişir... Ben eve inerken sesler daha da
yükseldi ve çeşitlendi :(
kedi kardeş |
Evime geldim ve indirdiğim
Mançoloji1-2 albümlerini dinlemeye başladım. Aklıma Bahattin
hocam geldi. O, Şule, ben benim evde yaptığımız eğitim ve o
yaylaya gittiğimiz gün yol boyunca çalıp söyleyip durmuştuk bu
albümleri. Ne güzeldi beee. Özledim.
0 yorum:
Yorum Gönder