15 Aralık 2019 Pazar

Tayland - gün 8 evde tartışmalar var, Ron üzgün :(

14 Aralık, Cumartesi
Zaman geçip duru. Bir hafta olmuş bile. Geçen hafta Pazar akşamı varmıştım buraya.

en sevdiğim öğün
Sabah erken uyandım. Kalktım başım kazan gibi. Gece sıcak oldu, yandım gibi hissettim. Garip bir geceydi. Çok rüya gördüm. Annem var, Aygül var, Nergis var. Hastaneler annem vs. Zor bir geceydi.
Kalktığımda hafif olan baş ağrısı ders esnasında arttı biraz. Takip etmekte zorlandım biraz. Anlamakta da tabii. Her derste üç yeni hareket verecek Martin ama sabahkileri pek oturtamadım. Kalkıp biraz daha pratik yapmam lazım.

minnak karpuz ve diğerleri
Bugün karpuzu kestim. O minnacık şeyin incecik kabuğu ve kıpkırmızı içi varmış Fena da değildi tadı. Soğuk soğuk yiyince üşüttü biraz. Ama sonra üzerine ılık yeşil çay toparladı. Hayatımda en çok yeşil çay içtiğim bir zamandan geçiyorum. Ofiste bazen kahve içmemek için yaptığım bir oyundu. Şimdi ise tek sıcak içeceğim. Gerekirse buz koyup soğuk içecek de oluyor. Onu bunu bilmem çay candır.
papaya vs mango

Bon Jovi müzikleri indirdim bugün. Bilgisayarım 0km olduğundan içinde hiç bir şey yoktu. Artık Spotify'a da öyle bir alışmışım ki, müzik nereden nasıl bulunur onu da bilmiyorum. Şimdilik Spotify'a çevrimdışı olsun diye indiriyorum sonra da oradan çalıyorum.

Biraz pratik. Birkaç tekrardan sonra, baktım saat 15.30 olmuş, Qigong yaptım. Normalde tai chi'den önce qigong yapıyorduk. Usule uygun olsun dedim. Bacaklarım fena şişti. Ayaklarım tostombul oldu, parmaklarım mini sosis oldular. Baktım derse 8dk var. Accik oturup dinleyim gari didim.
Bugünkü üç yeni hareket biraz çok geldi galiba, bir türlü oturtamadım. Kitaptan bakıyorum, Martin'i kaydettiğim videoya bakıyorum, deniyorum vs derken az az oturdu. Ama benim bacaklar yakında cumhuriyetlerini ilan edecek.

Martin
Saat 16.30'da Martin geldi. Şimdi de onunla çalışma zamanı. Ona gösterdim geldiğim aşamayı. Hmm fena değil, iyi iyi dedi :) ve 3 yeni hareketi gösterdi. Ben şok. Enemm...
Neyse çabala et vs bir saat boyunca hem yeni hareketler hem de ilk aşamadan itibaren tekrar tekrar tekrar ettik.
Tai Chi şöyle bir şey; hareket formları var. Onları oldukça yavaş yapmaya çalışıyorsunuz. Bir nevi değişik bir dans gibi görünüyor aslında. Oldukça da estetik. Ama tüm detaylarını doğru yaparak yavaşça yapmanın ne kadar zor olduğunu uygulamaya kalkana kadar pek anlamamanız çok olası.

Dersten sonra oturup biraz konuştuk Martin'le ve ne zaman gideceğimi sordu. Ben de önümüzde Cuma sanırım dedim. Dumur oldu. Onun dumuruna da ben dumur oldum. Noldu didim. E o zaman kısa formu bitiremeyiz dedi. Dedim olsun ne yapayım. Son haftada başka şeyler de yapmak istiyorum. Dalmak vs gibi. Çin'e gitsem böyle şeyler olmayacaktı bak. Ama burası öyle bir yer ki, 16 hektar alanda 3 kişiyiz. Birini günde iki saat diğerini on dakika görüyorum ve geri kalan tüm zamanda yanlız başıma evimde yok pratik, yok blog vs uğraşıp duruyorum. Arada çıkıp bir yürümek vs istiyorum ama nereye yürüycem, nasıl yürüycem. Sabah dersinden sonra hava 31 derece oluyor, fena bayıyorsun. Sonra zaten yeni hareketleri pratik etmek lazım, derken öğleden sonraki dersin vakti geliyor. Çok garip ama bu tarlanın ortasında süper meşgulsun ve hava saat 10'dan itibaren 30 ve üstü derece. Akşam 8'den sonra insafa dönüyor.

Hal böyle olunca o zaman hiç tüm kısa formu zorlamayalım ve 20 formu yapalım dedi. Tamam dedim. Önümüzdeki hafta boyunca 20 formu çalışacağız. Zaten bugün 14'deyiz, kalmış 6 form. Ama tabii artık detaylar üzerinde çalışacağız.
Şimdi benim aklıma cin fikirler gelmeye başladı. Acaba dalıştan önce iki üç gün Chiang Mai'ye gidebilir miydim!? Yahu nedir bu benim bir akıl bin fikir halim :)
Evet bu tartışmalardan sonra, o gitti ben de bir duş yapıp (soğuk) çıktım yukarı. Bugün yemeğimizde haşlanmış pirinç yanında bir mini sos tavasında hindistan cevizi sütünde, tofu (olmazsa gücenirim), yerfıstığı, patates(yuppii), havuç, soğandan ibaret bir yemek var. Bugün de doyduk yani :)

Yemekten sonra biraz oturayım da internetin keyfini çıkarayım dedim. Bir yarım saat sonra falan Ron eve gelen diğer akrabaları ile bayağı yüksek sesle konuşmaya başladı. Onlar mutfağın öbür tarafında yerde yemek yiyorlar. Bir süre sonra Ron bayağı bağırmaya başladı. Diğer adamlar sakin sakin konuşmaya devam ediyorlardı. Ama söyledikleri şey neyse, Ron' u çıldırtıyordu. Sonra ufak ufak ağlamaya falan başladı. Bir süre sonra Martin kalktı onun yanına oturdu. Ne olduğunu anlamayn ben bir ara bakakaldım. Ron, Martin'e çok üzgün olduğunu söyledi. Ama bir türlü devamını getirmedi. Aralarında İngilizce konuştuklarından belki benden çekiniyordur diye ben de toplandım ufaktan ve evime geldim.
Ron çok iyi bir kadın. Umarım onu bu kadar üzen şey kısa zamanda biter. Ya Ron ya da durum, birisi alışır değişir... Ben eve inerken sesler daha da yükseldi ve çeşitlendi :(

kedi kardeş
Aaa ben ayakkabılarımı giyerken evin manyak köpeği bana kuyruk salladı, havlamadı. Noluyor ya, yoksa bana alışıyor mu, aman yarebbim :) Onu bilmem ama evin kedisi çok tatlı. Gelip oturduğum minderdeki kalan açıklığa yatıyor ve bana sokuldukça sokuluyor. Gırgırgır. Ağğğh çok tatlııı. Kedi negzel şey yaa.

Evime geldim ve indirdiğim Mançoloji1-2 albümlerini dinlemeye başladım. Aklıma Bahattin hocam geldi. O, Şule, ben benim evde yaptığımız eğitim ve o yaylaya gittiğimiz gün yol boyunca çalıp söyleyip durmuştuk bu albümleri. Ne güzeldi beee. Özledim.

Bugün ay ağaçların ardından ne de güzel doğdu bee. Ama bir ben gördüm galiba. Oh çok güzeldi....

0 yorum: