17 Aralık 2019 Salı

Tayland-gün 10, hayat ne güzel değil mi :)

16 Aralık, Pazartesi
ne kedisiz, ne kitapsız
Vay be bugün Pazartesi. Ne güzel bir gün. Sabah erken uyandım miss gibi 7.30'da. Kalktım ve klasik yıkan, süpür, yeşil çay demle vee ısınma ve qigong'u yaptım.
İki gündür başım karıncalarla dertte niye bilmiyorum. Beni bulur bulmaz tırmanıyorlar ve fena ısırıyorlar. Qigong yaparken bir farkettim her iki ayağımın üstünde bir sürü var. Süpürüyorum ediyorum bir türlü olmadı. 9'da Martin'le dersimizi yaptıktan sonra bütün balkonu hortumla yıkadım ve sildim, belki bir şey bir koku vs vardır ona geliyorlardır diye. Ama şimdi ortalık kurudu ve gördüğüm yine gelmişler. Çok garip. İlk günlerde hiç yoklardı.

Bugün derste artık detaylar üzerinde çalışıyoruz. Tam benim bacaklar alıştı dersler bitiyor. Yani aslında ben bitiriyorum. Yeter gayri tecrit hayatı yaşadığım. On gündür iki kişi gördüm. Ki tek kişi de sayılabilir. Ron'la akşamdan akşama. Selam naber, iyidir senden naberden öteye gitmedik.

Chiang Mai, Tayland'ın ikinci büyük şehri.

Yaklaşık 15 yıl önce buralarda uzun bir gezi planlamıştım. Bangkok'a gelecek oradan Chiang Mai'ye uçacak, orayı gezip Golden Triangle(Tayland-Burma-bir ülke daha vardı unuttum) denen bölgeyi dolaşacaktım. Sonra belki bir iki adaya gidip, Bangkok'a geri dönecektim. Orada da üç beş gün dolaşacaktım.
Her şeyi hazırladım planımı yaptım, uçak biletimi satın aldım THY'den, işten iznim hazır. Her şey süpper yani. Derken Bangkok'ta olaylar çıktı ve göstericiler Bangkok Svarabunama mi havaalnında doluştular bütün havaalanını ele geçirdiler. 5000 kişi havaalanını istila etti. Olacak şey değil yani Tayland'ın tarihinde böyle şey görülmemiş. Bu arada bağlantılı uçuşlarım var ve onlar da aynı havaalanından kalkıyorlar. Ama Bangkok'ta iki tane Uluslar arası havaalanı var. Derken protestocular diğerini de doldurdular. Çöktüler oturdular her yerlere. Piste şuraya buraya her yere. Ne uçak inebiliyor ne de kalkabiliyor. Derken THY'den aradılar beni. Üzgünüz seferimizi gerçekleştiremeyeceğiz diye. Telefondaki kıza, ama benim gitmem lazım vs dedim. Dedi ki şu anda Bangkok'ta güvenlik alarmı var ve sadece oradaki yurttaşlarımızı getirebilmek için Bangkok'un biraz dışındaki bir askeri havaalanına bir sefer yapacağız o kadar. İlla gitmeniz lazımsa, o uçuşa katılabilirsiniz. Ama oradan otobüs, tren vs hiçbir şey yok yakında. Ayrıca bağlantılı uçuşlarınız da yapılamayacaktır, çünkü havaalanı kapalı. Böööüüüğğğhh diyerek yenilgiyi kabul ettim. O zaman bilete 1626 lira verdiğimi hatırlıyorum. 15 yıl öncesinde benim için çok çok büyük bir rakamdı. Neyse iade ettiler parayı. Ben de kuzu kuzu oturdum yerimde. O izinin yerine ne yaptığımı hiç hatırlamıyorum şimdi. Bir hafta kala olduğu için her şey, muhtemelen izini iptal edip çalıştım.

Bangkok'a ondan sonraki gelişim bu olaydan 5 yıl sonra oldu. Ama onu saymıyorum çünkü grupla geldik ve Tayland-Vietnam-Kamboçya yaptık. Kendi kendime yapmadığım gezilerden bir şey anlamıyorum. Gerçi Vietnam benim için efsaneydi onu hatırlıyorum. Çünkü geceleri kendi başıma çıkıp sağa sola gidiyordum. Vietnamlılarda onların kafelerde oturup, sokaklarda onlarla yemek yiyordum. O zaman saçlarım omuzlarımda küt ve düzdü ve ben saçlarımı yandan balıksırtı örerdim, sıcakta çok rahat ettiğimden. Bir gece çıktığımda bir yerde ufak kız çocukları saçlarımı okşuyorlardı gelip gelip. Derken bir tanesini oturtup önüme ördüm saçlarını. Çok mutlu oldu. Sonra bir baktım ki ufaklık minnoşlar sıraya girmişler. Sıraya giren hepsinin saçını ördüm.
Bir de unutmadığım bir şey. Kafelerde çay içip çekirdek yedikleriydi. Ama çekirdek şeker kaplı. Bizimkiler tuz kaplı, onlarınkiler şeker :)

Nereden nereye gittim yine. İşte bu Tayland'a üçüncü denemem ve ikinci gelişim :)

Bugün dersten sonra karıncalarla savaş ve oradan yukarı çıkılır yumurta yapılır ve yanına bir parça peynir(kibrit kutusu kadar, çünkü stoklar eriyor) ve yedi sekiz tane zeytinle kahvaltı yapılır.

Kahvaltıdan sonra yukarı çıktım ekmeği kontrol etmek için. Ron ve Martin mayalıyor, ben geri kalanını yapıyorum. Yoğurdum hazırladım, sonra attık fırına. Bakalım bugün 1saat 45 dk pişirince nasıl olacak?

dereotu ve kıvırcık
ektiğimiz ananaslar
Dün ektiğimiz dereotlarını kontrol ettim. Hepsi yerinde. Bugünkü kıvırcığın ortasını yemedim ve dünkünü çıkarıp bugünkünü diktim yerine :) Artık sağdaki soldaki ananasları seçiyorum. Martin her yere sokalamış ananasları :D

Martin gelmeden kendi qigong ve taiji çalışmalarımı yaptım ben, o gelince de artık çok güzel çalışmaya başladık. O kadar çok detay var ki inanamazsınız. Çok güzel bir gün batımı oldu yine. Gerçi bur sıralar Kaş'ta evimden de çok güzel günbatımı manzaraları görecektim ama olsun, aynı güneşi farklı açıdan görmek beyne de, ruha da iyi gelir.

Valla akşam yine pilavüstü tofulu bir şey yedik. Hiç anlatmayayım.
Yemek sonrası epey araştırma yaptım. Otobüs uçak, Chiang Mai, Phuket, Bangkok, Khao Lak vsvs. Şu beceriksiz garanti bankasının 3d saçmalığını iptal edemediğimden otobüs biletini alamadım. Uçak biletini de. Deli ediyorlar insanı. Martin'e derdimi anlattım, özellikle şu otobüs biletini halletmek istiyordum. O da otobüs şirketinin numarasını kaydetti yarın arayacak soracak. Başka sorun var, otobüs Phetchabun'dan kalkmıyor. Lok Sak diye bir yerden kalkıyor, arabayla bir saat süren bir yerden! Mahmutbey'e gelip, İstanbul'a vardık demek gibi bir şey yani. 

Neyse yapacak bir şey yok. Gidip yatayım.
serseri
hazinenin yarısı
Enem eve geldim ve mutfağın kapısını bir açtım ki bizim kedi içeride kalmış ya :D Şapşal öğleden sonra gelip bende takılmıştı. Her daim birşeylerin tepesinde olduğundan çıkarken baktım ama göremedim, ben de kapattım kapıyı çıktım. 3 saat kalmış içeride.

Bu arada normalde de çok meyve yerdim ama burada kendimi aştım.
Arkadaş bu nedir, insansın sen yaa kendine gel.

0 yorum: