16 Aralık, Pazartesi
ne kedisiz, ne kitapsız |
Vay be bugün Pazartesi.
Ne güzel bir gün. Sabah erken uyandım miss gibi 7.30'da. Kalktım
ve klasik yıkan, süpür, yeşil çay demle vee ısınma ve qigong'u
yaptım.
İki gündür başım
karıncalarla dertte niye bilmiyorum. Beni bulur bulmaz tırmanıyorlar
ve fena ısırıyorlar. Qigong yaparken bir farkettim her iki
ayağımın üstünde bir sürü var. Süpürüyorum ediyorum bir
türlü olmadı. 9'da Martin'le dersimizi yaptıktan sonra bütün
balkonu hortumla yıkadım ve sildim, belki bir şey bir koku vs
vardır ona geliyorlardır diye. Ama şimdi ortalık kurudu ve
gördüğüm yine gelmişler. Çok garip. İlk günlerde hiç
yoklardı.
Bugün derste artık
detaylar üzerinde çalışıyoruz. Tam benim bacaklar alıştı
dersler bitiyor. Yani aslında ben bitiriyorum. Yeter gayri tecrit
hayatı yaşadığım. On gündür iki kişi gördüm. Ki tek kişi
de sayılabilir. Ron'la akşamdan akşama. Selam naber, iyidir senden
naberden öteye gitmedik.
Chiang Mai, Tayland'ın
ikinci büyük şehri.
Yaklaşık 15 yıl önce
buralarda uzun bir gezi planlamıştım. Bangkok'a gelecek oradan
Chiang Mai'ye uçacak, orayı gezip Golden Triangle(Tayland-Burma-bir
ülke daha vardı unuttum) denen bölgeyi dolaşacaktım. Sonra belki
bir iki adaya gidip, Bangkok'a geri dönecektim. Orada da üç beş
gün dolaşacaktım.
Her şeyi hazırladım
planımı yaptım, uçak biletimi satın aldım THY'den, işten iznim
hazır. Her şey süpper yani. Derken Bangkok'ta olaylar çıktı ve
göstericiler Bangkok Svarabunama mi havaalnında doluştular bütün
havaalanını ele geçirdiler. 5000 kişi havaalanını istila etti.
Olacak şey değil yani Tayland'ın tarihinde böyle şey görülmemiş.
Bu arada bağlantılı uçuşlarım var ve onlar da aynı
havaalanından kalkıyorlar. Ama Bangkok'ta iki tane Uluslar arası
havaalanı var. Derken protestocular diğerini de doldurdular.
Çöktüler oturdular her yerlere. Piste şuraya buraya her yere. Ne
uçak inebiliyor ne de kalkabiliyor. Derken THY'den aradılar beni.
Üzgünüz seferimizi gerçekleştiremeyeceğiz diye. Telefondaki
kıza, ama benim gitmem lazım vs dedim. Dedi ki şu anda Bangkok'ta
güvenlik alarmı var ve sadece oradaki yurttaşlarımızı
getirebilmek için Bangkok'un biraz dışındaki bir askeri
havaalanına bir sefer yapacağız o kadar. İlla gitmeniz lazımsa,
o uçuşa katılabilirsiniz. Ama oradan otobüs, tren vs hiçbir şey
yok yakında. Ayrıca bağlantılı uçuşlarınız da
yapılamayacaktır, çünkü havaalanı kapalı. Böööüüüğğğhh
diyerek yenilgiyi kabul ettim. O zaman bilete 1626 lira verdiğimi
hatırlıyorum. 15 yıl öncesinde benim için çok çok büyük bir
rakamdı. Neyse iade ettiler parayı. Ben de kuzu kuzu oturdum
yerimde. O izinin yerine ne yaptığımı hiç hatırlamıyorum
şimdi. Bir hafta kala olduğu için her şey, muhtemelen izini iptal
edip çalıştım.
Bangkok'a ondan sonraki
gelişim bu olaydan 5 yıl sonra oldu. Ama onu saymıyorum çünkü
grupla geldik ve Tayland-Vietnam-Kamboçya yaptık. Kendi kendime
yapmadığım gezilerden bir şey anlamıyorum. Gerçi Vietnam benim
için efsaneydi onu hatırlıyorum. Çünkü geceleri kendi başıma
çıkıp sağa sola gidiyordum. Vietnamlılarda onların kafelerde
oturup, sokaklarda onlarla yemek yiyordum. O zaman saçlarım
omuzlarımda küt ve düzdü ve ben saçlarımı yandan balıksırtı
örerdim, sıcakta çok rahat ettiğimden. Bir gece çıktığımda
bir yerde ufak kız çocukları saçlarımı okşuyorlardı gelip
gelip. Derken bir tanesini oturtup önüme ördüm saçlarını. Çok
mutlu oldu. Sonra bir baktım ki ufaklık minnoşlar sıraya
girmişler. Sıraya giren hepsinin saçını ördüm.
Bir de unutmadığım bir
şey. Kafelerde çay içip çekirdek yedikleriydi. Ama çekirdek
şeker kaplı. Bizimkiler tuz kaplı, onlarınkiler şeker :)
Nereden nereye gittim
yine. İşte bu Tayland'a üçüncü denemem ve ikinci gelişim :)
Bugün dersten sonra
karıncalarla savaş ve oradan yukarı çıkılır yumurta yapılır
ve yanına bir parça peynir(kibrit kutusu kadar, çünkü stoklar
eriyor) ve yedi sekiz tane zeytinle kahvaltı yapılır.
Kahvaltıdan sonra yukarı
çıktım ekmeği kontrol etmek için. Ron ve Martin mayalıyor, ben
geri kalanını yapıyorum. Yoğurdum hazırladım, sonra attık
fırına. Bakalım bugün 1saat 45 dk pişirince nasıl olacak?
dereotu ve kıvırcık |
ektiğimiz ananaslar |
Dün ektiğimiz
dereotlarını kontrol ettim. Hepsi yerinde. Bugünkü kıvırcığın
ortasını yemedim ve dünkünü çıkarıp bugünkünü diktim
yerine :) Artık sağdaki soldaki ananasları seçiyorum. Martin her
yere sokalamış ananasları :D
Martin gelmeden kendi qigong ve taiji çalışmalarımı yaptım ben, o gelince de artık çok güzel çalışmaya başladık. O kadar çok detay var ki inanamazsınız. Çok güzel bir gün batımı oldu yine. Gerçi bur sıralar Kaş'ta evimden de çok güzel günbatımı manzaraları görecektim ama olsun, aynı güneşi farklı açıdan görmek beyne de, ruha da iyi gelir.
Valla akşam yine pilavüstü tofulu bir şey yedik. Hiç anlatmayayım.
Yemek sonrası epey araştırma yaptım. Otobüs uçak, Chiang Mai, Phuket, Bangkok, Khao Lak vsvs. Şu beceriksiz garanti bankasının 3d saçmalığını iptal edemediğimden otobüs biletini alamadım. Uçak biletini de. Deli ediyorlar insanı. Martin'e derdimi anlattım, özellikle şu otobüs biletini halletmek istiyordum. O da otobüs şirketinin numarasını kaydetti yarın arayacak soracak. Başka sorun var, otobüs Phetchabun'dan kalkmıyor. Lok Sak diye bir yerden kalkıyor, arabayla bir saat süren bir yerden! Mahmutbey'e gelip, İstanbul'a vardık demek gibi bir şey yani.
Neyse yapacak bir şey yok. Gidip yatayım.
serseri |
hazinenin yarısı |
Bu arada normalde de çok meyve yerdim ama burada kendimi aştım.
Arkadaş bu nedir, insansın sen yaa kendine gel.
0 yorum:
Yorum Gönder