15 Aralık 2019 Pazar

Tayland - gün 9 benim kararlar olgunlaşıyor

15 Aralık, Pazar
Dün gece epey bakmıştım Chiang Mai'ye nasıl gidilir ne yapılır, oradan Khao Lak'a (Similan Adalarına dalışa gitmek için) nasıl gidilir vs diye.

Chiang Mai'ye gitmenin en mantıklı yolu Petchabun'dan otobüse binmek oluyor. Yaklaşık 7,5 saat sürüyor buradan Petchabun'dan Chiang Mai. Orada üç gün dolaşıp, sonra Pazar sabahı Phuket'e uçup, Khao Lak'a gidip, tekneyi bulup Similan adalarında dalmak, 27'si akşamı tekne dönüyor. Ben de 28'i akşamı Bangkok'a uçarım, oradan da sabah uçağına binip, ver elini İstanbul....:)

Ben planlar peşindeyim ama bakalım yukarıdaki bu konuda ne düşünüyor :)

Bugün sabah Martin'in işi vardı ve 10'da başlamayı önerdi. Benim de canıma minnet. Ama uyumak ne mümkün, sabah 6 gibi dışarda sanki birisi bağır çağır radyo çalıyor gibiydi. Dayanamadım kalktım dışarı baktım, kimseler hiçbir şey yok. Aradım ve sesin kaynağını buldum. Teee 2km vs den daha uzak yerde, kule gibi bir yer var ses oradan geliyor. Bayağı bir şarkı gibi bir müzik çalıyor, abla da söylüyor. Pazar sabahı sabah 6 lan manyak mısınız.
Martin gelince ona sordum bu müziği. Pazar sabahları belediye başkanımız böyle bir müzik dinletisi yapıyormuş, sonra da bir konuşma vs. Konuşmayı duymadım ben, Martin de duymamış, galiba bugün konuşması sadece şarkı çaldı manyaklar. İşte her yerin kendine has çok değişik adetleri var.!

Çok garip, burada kendimi askere gitmiş gibi hissediyorum. Hiç askere gittim mi hayır ama herhalde böyle bir şey olur. Tabii benim gibi en az 400 kişinin falan olması gerekir galiba.

Bugün yumurtayla harika bir kahvaltı hazırladım kendime, yine salatayla falan. Sonra oturup şu Chiang Mai-Phuket-Bangkok üçlüsüne tekrar baktım. Dedim olur bu iş. Akşam da Martin'le konuştum anlattım planı. Chiang Mai'deki havanın durumunu kontrol ettin mi duman nasılmış diye. Ben anlamayınca o açıkladı. Buradaki gibi orada da tarlaları yakıyor ve hava nefes alınamaz hale geliyor. Bunu mutlaka kontrol etmek lazım gitmeden dedi ve bir arkadaşını aradı orada yaşayan ve havayı sordu. Sorun yokmuş neyse ki. Planımı anlattım ona, hamm humm falan dedi bişi demedi. Burada kalışımı iki gece daha kısalttım diye pek hoşnut olmadı. E zaten 20 forma indirdik ve zaten bugün öğleden sonraki dersle 20'yi tamamladık. Bundan sonra ince ayar yapacağız. 4 derste de yaparız artık yeter.

Salı günü öğleden sonra Ron'dan masaj rica edeceğim dedim. Konuşayım Ron'la dedi. Ron, Thai masajı yapıyor, 2,5 saat sürüyor ve 1000baht. On yıl önce yaptırdığımda bu ne yaa, ne biçim şey  demiştim. Bakalım şimdi ne diyeceğim. Onu bunu bilmem ama bütün vücut şiş halinde, masaj kesin iyi gelir.

papaya dibinde ananaslar
Sabah kahvaltı esnasında kullandığım dereotunun köklerini ayırmıştım. Kıvırcığınkini de ayırdım ama göbeğini yemeseydim keşke:( Burada her şeyi kökleriyle satıyorlar. Ablalar da isterlerse tekrar dikiyorlar. Martin'e gösterince hadi dikelim dedi. Ananasın kafasını aldı, dereotu köklerinini de ben aldım ve diğer ananasların dikili olduğu yerde yeni yer ayarladı. Eşeledi suladı sonra kökleri bir bir yerleştirdi. Ananası da diğerlerinin yakınına ekti. Diğerleri çok güzel serpilmişler. Sabah ağaçların fotoğrafını çektiğimde onları çiçek sanmıştım, meğersem ananaslarmış. Papaya ağacının dibine yer yapmış ve bir sürü ananası oraya dikmiş. Onlar da çok güzel tutmuş ve serpilmişler.

papaya çiçeği ve meyvesi
Martin buraları adam etmek için çok uğraşıyor. Her yere ağaçları dikmiş. Çoğu meyve ağacı arada bir sürü de başka türlü ağaçlar var. İki günde bir mutlaka hepsini suluyor. Benim kaldığım evin etrafına da bir sürü çiçek,
begonvil vs dikmiş. Onları da her sabah suluyor. Bu konuda çok hassas, hiç sektirmiyor. Bir kaç yıla bu kuru arazi çok güzel olacak. Almanya'dan buraya geri dönmesinin üzerinden daha bir yıl kadar geçmiş. Burada daha önce bilmem ne ağacı dikmişler, bin küsür tane. Ama hepsi kurumuş. Bunlar da borçlarıyla ortada kalmışlar. Sonra borçlarını ödemek için Almanya'ya gidip çalışmak zorunda kalmış ve 7-8 sonra emekli olmuş ve geri dönmüşler. Şimdi aylık 500 euro emekli aylığı dışında başka gelirleri yok. İşte bu okulu işletmeye çalışıyorlar. Tabii henüz bir yıl olduğundan, daha alınacak çok yol var. Ama hoca olarak iyi bir hoca. Burayı da zamanla adam eder.
çiçek evet, ama ne?
değişik bir ağaç,acaba ne?
dalda papayalar
begonvil
Evet bugünün akşam yemeğine gelelim sebzeli TOFUlu pirinç noodle'ı. Yani anlayacağınız, Tayland'ın iki ana besin kaynağı pirinç ve soya. Bu kadar. Mesela bugünkü yemeğimizin içinde tofunun yanında sebze olarak da soya filizi vardı mesela. Nasıl, süper kombin di mi :) Soya filizini çok severim neyseki. Ama bugünkü tofunun çeşidi beni çok zorladı. İlaç yutuyormuş gibi yuttum. Haa yemeğin üzerinde yer fıstığı ezilmiş ve serpilmişti. Çok güzel gitmişti. Bugün de doyduk şükür. Yemeğin üzerine pul biber gibi bir şey döktü Martin dedim ben de dökeyim. Amanın ne acıydı öyle, dudaklarım şişti, gözlerimden yaş geldi. Kendileri evde yapmışlar, süpper acı pul biber.

Akşam eve döndüktan sonra tadım ayçekirdeği ve tabii ki yeşil çay eşliğinde yazdım bu yazıyı :) Çekirdek çitliyom yane :)

Biraz önce duvardaki kocaman bir gekko iri bir böceği avladı yedi. Gekkonun boyu benim ön kolum kadar, yani epey iri. Yavrum beni görünce de hemen tekrar kutuların arkasına kaçtı :) Bunların geceleyin tavanda bir yürümeleri koşmaları var, sanırsınız bir ordu koşuyor çatıda :) Bize hiç zararları yok bu çocukların. Hem ne güzel, börtü böceği yiyor. Burada en gerekli şey. Valla başa çıkamazsınız börtü böcekle. Aklınızdan bile geçirmeyin.

tüfekli abi
Bir  şey daha anlatmam lazım. Gündüz vakti ara ara tüfeği omzuna atan abiler motorla bir yerlere gidiyorlar. Ancak yandaki fotoyu tıklarsanız görürsünüz, son anda yakaladım. Martin'e sordum ava mı gidiyorlar bunlar diye. Evet dedi. Ne avlıyorlar dedim. Fare dedi. Nee dedim. Evet fare avlıyor, yiyorlar dedi. Tofuya can kurban. Bayağı bildiğiniz dana kadar sıçanları avlayıp yiyorlarmış yani. Ha bir de güvercinleri de avlayıp yiyorlarmış. Ben niye şaşırıyorum ki, hamam böceğini de cips gibi yiyor adamlar :)

0 yorum: