Dün gece epey bakmıştım Chiang Mai'ye nasıl gidilir ne yapılır, oradan Khao Lak'a (Similan Adalarına dalışa gitmek için) nasıl gidilir vs diye.
Chiang Mai'ye gitmenin en mantıklı yolu Petchabun'dan otobüse binmek oluyor. Yaklaşık 7,5 saat sürüyor buradan Petchabun'dan Chiang Mai. Orada üç gün dolaşıp, sonra Pazar sabahı Phuket'e uçup, Khao Lak'a gidip, tekneyi bulup Similan adalarında dalmak, 27'si akşamı tekne dönüyor. Ben de 28'i akşamı Bangkok'a uçarım, oradan da sabah uçağına binip, ver elini İstanbul....:)
Ben planlar peşindeyim ama bakalım yukarıdaki bu konuda ne düşünüyor :)
Bugün sabah Martin'in işi vardı ve 10'da başlamayı önerdi. Benim de canıma minnet. Ama uyumak ne mümkün, sabah 6 gibi dışarda sanki birisi bağır çağır radyo çalıyor gibiydi. Dayanamadım kalktım dışarı baktım, kimseler hiçbir şey yok. Aradım ve sesin kaynağını buldum. Teee 2km vs den daha uzak yerde, kule gibi bir yer var ses oradan geliyor. Bayağı bir şarkı gibi bir müzik çalıyor, abla da söylüyor. Pazar sabahı sabah 6 lan manyak mısınız.
Martin gelince ona sordum bu müziği. Pazar sabahları belediye başkanımız böyle bir müzik dinletisi yapıyormuş, sonra da bir konuşma vs. Konuşmayı duymadım ben, Martin de duymamış, galiba bugün konuşması sadece şarkı çaldı manyaklar. İşte her yerin kendine has çok değişik adetleri var.!
Çok garip, burada kendimi askere gitmiş gibi hissediyorum. Hiç askere gittim mi hayır ama herhalde böyle bir şey olur. Tabii benim gibi en az 400 kişinin falan olması gerekir galiba.
Bugün yumurtayla harika bir kahvaltı hazırladım kendime, yine salatayla falan. Sonra oturup şu Chiang Mai-Phuket-Bangkok üçlüsüne tekrar baktım. Dedim olur bu iş. Akşam da Martin'le konuştum anlattım planı. Chiang Mai'deki havanın durumunu kontrol ettin mi duman nasılmış diye. Ben anlamayınca o açıkladı. Buradaki gibi orada da tarlaları yakıyor ve hava nefes alınamaz hale geliyor. Bunu mutlaka kontrol etmek lazım gitmeden dedi ve bir arkadaşını aradı orada yaşayan ve havayı sordu. Sorun yokmuş neyse ki. Planımı anlattım ona, hamm humm falan dedi bişi demedi. Burada kalışımı iki gece daha kısalttım diye pek hoşnut olmadı. E zaten 20 forma indirdik ve zaten bugün öğleden sonraki dersle 20'yi tamamladık. Bundan sonra ince ayar yapacağız. 4 derste de yaparız artık yeter.
Salı günü öğleden sonra Ron'dan masaj rica edeceğim dedim. Konuşayım Ron'la dedi. Ron, Thai masajı yapıyor, 2,5 saat sürüyor ve 1000baht. On yıl önce yaptırdığımda bu ne yaa, ne biçim şey demiştim. Bakalım şimdi ne diyeceğim. Onu bunu bilmem ama bütün vücut şiş halinde, masaj kesin iyi gelir.
papaya dibinde ananaslar |
papaya çiçeği ve meyvesi |
begonvil vs dikmiş. Onları da her sabah suluyor. Bu konuda çok hassas, hiç sektirmiyor. Bir kaç yıla bu kuru arazi çok güzel olacak. Almanya'dan buraya geri dönmesinin üzerinden daha bir yıl kadar geçmiş. Burada daha önce bilmem ne ağacı dikmişler, bin küsür tane. Ama hepsi kurumuş. Bunlar da borçlarıyla ortada kalmışlar. Sonra borçlarını ödemek için Almanya'ya gidip çalışmak zorunda kalmış ve 7-8 sonra emekli olmuş ve geri dönmüşler. Şimdi aylık 500 euro emekli aylığı dışında başka gelirleri yok. İşte bu okulu işletmeye çalışıyorlar. Tabii henüz bir yıl olduğundan, daha alınacak çok yol var. Ama hoca olarak iyi bir hoca. Burayı da zamanla adam eder.
çiçek evet, ama ne? |
değişik bir ağaç,acaba ne? |
dalda papayalar |
begonvil |
Akşam eve döndüktan sonra tadım ayçekirdeği ve tabii ki yeşil çay eşliğinde yazdım bu yazıyı :) Çekirdek çitliyom yane :)
Biraz önce duvardaki kocaman bir gekko iri bir böceği avladı yedi. Gekkonun boyu benim ön kolum kadar, yani epey iri. Yavrum beni görünce de hemen tekrar kutuların arkasına kaçtı :) Bunların geceleyin tavanda bir yürümeleri koşmaları var, sanırsınız bir ordu koşuyor çatıda :) Bize hiç zararları yok bu çocukların. Hem ne güzel, börtü böceği yiyor. Burada en gerekli şey. Valla başa çıkamazsınız börtü böcekle. Aklınızdan bile geçirmeyin.
tüfekli abi |
0 yorum:
Yorum Gönder